Okumuyoruz. Ya da sadece göze çarpan, renkli, çarpıcı ve kısa olana "göz gezdiriyoruz." Peki haber mi tüketiyoruz, yoksa sadece bir akışa maruz mu kalıyoruz?
Sosyal medyada artık en çok izlenen haber, en kısa olanı. En çok okunan yazı, aslında hiç yazılmamış olan: bir grafik, bir emojiyle özetlenen bilgi. Sorgulayan değil, kayan bir dikkatle izlenen bir çağdayız. Tam da bu yüzden gazetecilik "anlatmak" değil, "göstermek" üzerine kuruluyor artık.
Marshall McLuhan'ın yıllar önce söylediği "Medium is the message" (Araç, mesajın kendisidir) sözü, TikTok jenerasyonunun algoritmasına ilham vermiş gibi. Araç yani platform içeriği biçimlendiriyor; hatta yönlendiriyor. Görsel merkezli mecralarda metin değil, müzik eşliğinde dans eden bir veri kırıntısı daha kıymetli artık.
Ancak bu bir tercih değil. Bu bir ekonomi modeli: dikkat ekonomisi.
Dikkatin para yerine geçtiği bir sistemdeyiz. Senin birkaç saniyelik ilgine, reklam verenler milyonlar ödüyor. Bu yüzden içerikler kısa, parlak ve hemen "tıklanabilir" olmak zorunda. Gerçekliğin derinliği, bu yarışta yer bulamıyor.
Dikkat Ekonomisinde Kazananlar Kimler?
Platformlar: Algoritmaları sayesinde dikkatini milim milim ölçüyor, saniye saniye satıyor.
İçerik üreticileri: Tıklanmayı başaran, gündeme oturuyor; uzun anlatan değil, iyi gösteren kazanıyor.
Reklamcılar: İlgin neredeyse, bütçeleri oraya kaydırıyorlar. Artık içerik değil, etkileşim pazarlanıyor.
Dikkat Ekonomisinde Kaybedenler Kimler?
Gazetecilik: Derinlikten, araştırmadan, bağlamdan uzaklaşıyor. Haberin yerine gösteri konuluyor.
Okur: Bilgiyle donanmak yerine, bilgiye maruz kalıyor. Kimi zaman manipülasyona, kimi zaman sadece "algıya" açık hale geliyor.
Toplum : Görünene göre tepki veriyor, görünmeyen gerçekler ise hızla unutuluyor.
Özetle...
Bu denklemde kullanıcıya düşen rol sadece izlemek değil, sorgulamaktır. İşte tam da bu noktada eleştirel medya okuryazarlığı devreye giriyor. Gördüğünü doğru kabul etmek yerine, arkasındaki niyeti, üretim sürecini ve platform dinamiklerini anlayabilen bir bilinç gerekiyor. Bir içeriğin ne söylediğinden çok niye şimdi, bu şekilde söylendiğini sorabilen bir okur; dikkat ekonomisinin pasif alıcısı değil, aktif çözümleyicisi olur. Okur, etkileşim sayılarının değil, anlamın ve bağlamın peşine düşmeli.
Bir story uzunluğunda yaşamaya başladık. Ama gerçek hayat, 15 saniyeden uzun. Ve iyi habercilik de öyle.
Jean Baudrillard bugün yaşasa, belki de şöyle derdi: "Gerçek, bir story süresi kadar yaşar. Sonrası simülasyondur."