Zuhal Sönmezer

Görüntü Yalan Söylerse: Deepfake Çağında Hakikat Krizi

26.05.2025 01:47
Haber Detay Image

Bir yüz düşünün; tanıdık, inandırıcı ve güven verici. Ama o yüz, gerçekte hiç konuşmadı. Gördüğünüz kişi o değil. Dinlediğiniz ses ona ait değil. Dijital bir göz yanılması içindeyiz: Deepfake teknolojisi, yapay zekâ destekli algoritmalarla gerçeği yeniden inşa ediyor ya da bozuyor.

Gerçeğin Kopyası mı, Yeni Bir Yalan mı?

"Deepfake" olarak adlandırılan teknoloji, gerçek kişilerin görüntü ve ses verilerini kullanarak, onların hiç söylemediği sözleri söylemiş, hiç yapmadığı hareketleri yapmış gibi gösteren sahte içerikler üretebiliyor. Başlangıçta sinema ve eğlence endüstrisinde görsel efektlerin sınırlarını zorlayan bu teknik, bugün siyasi propaganda, dolandırıcılık, pornografik içerikler ve itibar suikastları gibi alanlarda etik krizlerin de kaynağı haline geldi.

Yapay zekânın giderek sofistike hale gelmesi, bu içeriklerin ayırt edilmesini zorlaştırıyor. Eskiden sadece teknik uzmanların üretebildiği sahte videolar artık sıradan bir akıllı telefon uygulamasıyla birkaç dakika içinde oluşturulabiliyor.

Algının Yönlendirme Aracına Dönüştürülmesi

İletişim çağında görüntü, en güçlü ikna araçlarından biri. Deepfake ise bu gücü manipülasyon aracı haline getiriyor. Gerçek ve kurgu arasındaki sınır silikleşirken, izleyici yalnızca bilgiye değil, duygularına da ihanet edildiğini fark ediyor. Bu durum, dijital medya okuryazarlığının artık bir lüks değil, bir zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor:

Deepfake teknolojisi sadece teknik bir mesele değil; etik, hukuki ve sosyolojik bir problem alanı. Görüntüye duyduğumuz güven kırıldıkça, hakikat kavramı da sorgulanmaya başlıyor.

Hukuk Yetişebilir mi?

ABD, Avrupa ve Türkiye gibi ülkelerde deepfake ile üretilen içeriklere karşı düzenlemeler artarken, teknolojinin hızına hukukun yetişip yetişemeyeceği hâlâ belirsiz. Türkiye'de Kişisel Verileri Koruma Kanunu ve Türk Ceza Kanunu'nun bazı maddeleri bu konuda sınırlı da olsa başvurulan yasal zeminleri oluşturuyor. Ancak kimlik hırsızlığı, kamuoyunu yanıltma, özel hayatın gizliliği gibi birçok alan hâlâ gri bölgede kalıyor.

Gerçekliğin Sonu mu, Yeni Bir Başlangıç mı?

Sanat, mizah ve yaratıcı medya üretimleri için umut vadeden bu teknoloji, aynı zamanda "post-truth" çağının en keskin araçlarından biri. Her video şüpheli, her ses sorgulanabilir, her belge yeniden üretilebilir hale geldiğinde; toplum olarak hakikati yeniden tanımlamak zorunda kalabiliriz.

Zira görüntü her zaman doğruyu söylemiyor olabilir

Yazarın Tüm Yazıları

title