Zuhal Sönmezer

Borderline İletişim: Dijital Bağların Tutarsız Ruhu

23.07.2025 03:06
Haber Detay Image

Teknolojinin baş döndürücü evrimi, yalnızca yaşam biçimimizi değil, iletişim kurma şeklimizi de kökten dönüştürdü. Bir zamanlar mektuplarla kurulan sabırlı diyalogların yerini, artık saniyelik mesajlar, okunmuş ama yanıtlanmamış metinler, bir varmış bir yokmuş hikâyeleriyle dolu dijital etkileşimler aldı. Bu çağda iletişim hızlandı ama derinliğini yitirdi. Ve tam da bu noktada çağın ruhunu tanımlayacak bir kavrama ihtiyaç duyuyoruz: Borderline iletişim.

Psikolojide borderline (sınırda) kişilik bozukluğu, bireyin tutarsız, yoğun ve dalgalı ilişkiler kurmasıyla tanımlanır. Fakat bu tanı artık sadece bireylere değil, toplumun geneline yayılmış bir iletişim pratiğine işaret ediyor. Özellikle sosyal medya çağında...

"Çok Yakın" ya da "Hiç Yokmuş Gibi"

Bugün dijital platformlarda kurulan ilişkiler, "çok yakın" ile "hiç yokmuş gibi" arasında gidip gelen bir sarkaçta salınıyor. Sabah story'ni izleyip akşam mesajını görmezden gelen, üç gün yazıp dört gün kaybolan, beğeniyle yakınlık kurup bir yorumla yok sayan bir iletişim formu bu. Teknolojinin hızlandırdığı ama istikrar sağlayamadığı bir bağ kurma biçimi: bir varmış, bir yokmuş dijital yakınlık.

Peki neden?

Çünkü internetin sunduğu erişilebilirlik ve görünürlük, aynı anda hem bağlanma hem de kaçma imkanı tanıyor. Bir kişiye saniyeler içinde ulaşmak mümkün, ama aynı hızla ortadan kaybolmak da... İletişim artık bağ kurmanın değil, dikkat çekmenin aracına dönüşüyor. Kalıcılık değil, anlık doyum önemli hale geliyor. Bu da bireyleri duygusal olarak "sınırda" bir hale getiriyor.

İnternetin Evrimini Düşünelim:

• Web 1.0 döneminde bilgiye erişim vardı ama karşılıklı etkileşim sınırlıydı.

• Web 2.0 ile kullanıcı etkileşimi arttı, herkes bir şey söylemeye başladı.

• Şimdi ise algoritmalar duygularımızı biçimlendiriyor. Sosyal medya sadece bağlantı kurmamızı değil, nasıl hissetmemiz gerektiğini bile belirliyor.

Bu ortamda iletişim bir sahneye dönüştü. Herkes görünür olmak istiyor ama gerçek bağ kurmak istemiyor. Duygusal sorumluluk almadan ilgi görmek, bağ kurmadan bağlı gibi hissetmek istiyoruz. İşte borderline iletişim, tam da bu teknolojik zihniyetin eseri.

Ancak Bunun Bir Bedeli Var.

Tutarsız mesajlaşmalar, ani kopuşlar, dijital hayaletleşmeler... Bunlar yalnızca bireyleri değil, toplumsal güveni de zedeliyor. Gerçekten ne hissettiğimizi bile anlayamaz hale geliyoruz, çünkü sürekli olarak karşımızdakinin görünürlük düzeyi üzerinden bir anlam çıkarmaya çalışıyoruz.

Bu Yazı, Sadece Bir Kavram Analizi Değil; Bir Çağ Eleştirisi.

Borderline iletişim, ne bireysel bir bozukluk ne de geçici bir dönem. Bu durum dijital kültürün, sürekli çevrim içi olmanın ve teknolojik imkanların getirdiği duygusal bir tutarsızlık hali.

Çözüm mü?

Yavaşlamak.

Netleşmek.

Gerçekten dinlemek.

Cevap vermek.

Bağ kurduğunda sorumluluk almayı seçmek.

Çünkü iletişim sadece bir "gönder" tuşuna basmak değildir; insan olmanın, birlikte anlam üretmenin temelidir.

Yazarın Tüm Yazıları

title