Zuhal Sönmezer

Bir Bölüm Daha İzleyelim Derken: Binge-Watching Çılgınlığı

30.07.2025 04:15
Haber Detay Image

Akış çağında zaman nasıl eriyor, izleyici nasıl dönüşüyor?

Dijitalleşmenin bize sunduğu en cazip hediyelerden biri, belki de "kontrolün bizde olduğu" izleme deneyimi. Televizyonun saatli program döngüsünden özgürleşen izleyici, artık içeriği istediği zaman istediği kadar tüketebiliyor. Ancak bu özgürlük yerini zamanla başka tür bir bağımlılığa bırakmış durumda: Binge-watching ya da Türkçeleştirirsek, "seri izleme maratonu".

Eskiden haftada bir yayınlanan dizi bölümlerini sabırla beklerdik. Şimdi ise bir sezonu bir gecede bitirmek sıradan bir alışkanlık haline geldi. Hatta bu maratonlar sırasında sosyal ilişkiler askıya alınıyor. Uyku düzeni bozuluyor. Gerçek dünya ile bağlar zayıflıyor. Peki bu sadece bir "alışkanlık" mı, yoksa daha derin bir toplumsal dönüşümün yansıması mı?

Yeni İzleyici, Yeni Tüketici

Kitle iletişimi kuramları bize yıllarca "pasif izleyici" modelinden bahsetti. Ancak Henry Jenkins'in katılımcı kültür kavramı ve Castells'in ağ toplumu kuramı, izleyiciyi yalnızca tüketen değil aynı zamanda seçen, yorumlayan, öneren bir aktör haline getirdi. Netflix gibi dijital platformlar bu dönüşümün hem sebebi hem de sonucu. Artık kullanıcı, "yayın akışına" değil, algoritmaların sunduğu "kişisel akışa" tabi.

Binge-watching tam da bu algoritmik üretimin sonucu. İzleyici artık yalnızca içerik tüketmiyor; dikkatini, zamanını, uykusunu ve bazen de sosyal ilişkilerini bu akışa rehin veriyor. Bunu bireysel bir tercihten çok dijital çağın dayattığı yeni bir "ritim" olarak okumak gerek.

Sosyolojik Bir Bağ(ım)lılık

Zygmunt Bauman, modern bireyin "akışkan" hale geldiğini söylerken tam da bu türden geçici, bağımlı, yoğun ama yüzeysel ilişki biçimlerini tarif ediyordu. Dizi karakterleriyle kurduğumuz duygusal bağlar çoğu zaman gerçek sosyal ilişkilerin yerini alıyor. İnsanlar artık kahve molasında arkadaşının halini değil, izlediği diziyi konuşuyor.

Üstelik binge-watching sadece bireysel bir eylem değil; dijital platformların dayattığı yeni bir yaşam biçimi. İzleme önerileri, "sonraki bölüm 5 saniye içinde başlayacak" dayatması, kullanıcıyı pasif bir konfora hapsediyor. Bu noktada izleyici, tıpkı fabrikadaki işçi gibi sürekli üretime teşvik edilen bir tüketiciye dönüşüyor. Medya tüketimi, artık bir kendini ifade etme biçimi değil, bir yorgunluk nedeni haline geliyor.

Hikâyelerin Kölesi mi, Kullanıcısı mı Olduk?

Binge-watching kültürü, modern bireyin dijital çağdaki yalnızlığına kısa süreli bir kaçış sunuyor. Ancak bu kaçış çoğu zaman bireyi daha fazla yalnızlığa, yalıtıma ve yabancılaşmaya sürüklüyor. Televizyonun karşısında geçirilen uzun saatler aslında dijital çağın görünmez zincirleri haline geliyor.

Kitle iletişimi tarihsel olarak hep yeni araçlar doğurmuştur; radyo, televizyon, internet derken şimdi de "akış platformları"... Ancak asıl soru şudur: Bu araçları biz mi kullanıyoruz, yoksa onlar mı bizi yönetiyor?

Yazarın Tüm Yazıları

title