Zuhal Sönmezer

3N 1K ile Bir İletişim Muhasebesi

13.06.2025 01:14
Haber Detay Image

"Ne Oldu da Anlaşamıyoruz? Neden Kopuyoruz? Nasıl Yeniden Bağ Kurarız? Kim Dinliyor Bizi"

Ne oluyor?

Gelişen iletişim teknolojileri sayesinde artık birbirimize ulaşmak çok kolay. Bir tıkla yazabiliyor, görüntülü konuşabiliyor, duygularımızı bir emojiyle aktarabiliyoruz. Ancak tüm bu kolaylıkların ortasında giderek daha zor anlaşılır hâle geliyoruz. Yakın arkadaşlıklar yavaş yavaş sessizliğe gömülüyor, ilişkiler yüzeyde kalıyor, aile içi sohbetler ise yalnızca "günün nasıl geçti?" gibi rutin sorulara indirgeniyor.

İletişim kuruyoruz ama bağ kuramıyoruz. Sözcükler çoğalıyor ama anlam azalıyor. Herkesin sesi var ama duyan yok.

Neden böyle?

İletişim, sadece bilgi aktarımı değil; aynı zamanda duygu, niyet ve anlam paylaşımıdır. Günümüzde bu anlam boyutu gittikçe zayıflıyor. Çünkü hız, verimlilik ve sürekli çevrimiçi olma hali; iletişimde yavaşlığı, sabrı ve derinliği göz ardı etmemize neden oluyor.

Sosyolojiye göre bireyler, modern toplumda rol çatışmaları ve kimlik mücadelesi içindedir. Günlük hayatta birden fazla kimlik taşıyor, farklı bağlamlarda farklı şekillerde davranıyoruz. Bu çoklu roller, bireyin kendine yabancılaşmasına neden olurken, karşısındakine de gerçek yüzünü göstermesini zorlaştırıyor.

Diğer yandan, sürekli görünür olma baskısı da iletişimi gösterişe dönüştürüyor. Anlatmak, anlaşılmaktan daha önemli hale geliyor. Herkes konuşuyor, kimse dinlemiyor. Böyle olunca da insanlar arası bağlar gevşiyor, güven duygusu zedeleniyor.

Nasıl yeniden bağ kurarız?

Gerçek iletişim, iki kişinin birbirine sadece kulak vermesiyle değil, yürek vermesiyle kurulur. Dinlemek, sadece karşı tarafı susturmak değil; onun sessizliğini bile duymaya çalışmaktır.

İlk adım; yavaşlamaktır. Konuşurken karşımızdakine gerçekten bakmak, ne demek istediğini değil, ne hissettiğini anlamaya çalışmak gerekir. Bu da empatiyle, sabırla ve samimiyetle mümkündür.

Ayrıca iletişimde en çok ihmal edilen şeylerden biri de, duyguların açıkça ifade edilmesidir. "Beni kırdın," demek yerine susmayı, "Seni önemsiyorum," demek yerine ima etmeyi tercih ediyoruz. Oysa söylenmeyen her şey, zamanla birikir ve mesafe yaratır.

Kim dinliyor bizi?

Bu sorunun yanıtı çok kişisel. Bazen kimse. Bazen de bizi en çok dinleyen, yalnızca bir dostumuz ya da bir günlüğümüz olur. Ama daha önemlisi şudur: Biz kendimizi ne kadar dinliyoruz?

İletişim yalnızca dışa dönük bir eylem değil; içsel bir farkındalık sürecidir. Kendi sesini duymayan birinin, başkasının sesine kulak vermesi zordur. Bu nedenle sağlıklı ilişkilerin ilk adımı, bireyin kendi iç sesiyle barışmasından geçer.

Sözün Özü

Her iletişim bir seçimdir: Görmek ya da geçmek. Duymak ya da susturmak. Anlamak ya da yargılamak.

İnsan ilişkilerinde gerçek bağ, yalnızca sözle değil; niyetle, dikkatle, özveriyle kurulur.

Bu yüzden, günün sonunda belki de tek bir soru kalır geriye:
Bizi kim dinliyor değil… Biz gerçekten kimi dinliyoruz?

Yazarın Tüm Yazıları

title