Son Anadolu Parsı’na saygı duruşu: “Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur”
Zeynep Özcan
ODTÜ Edebiyat Kulübü, on dokuzuncu yılında Kurgunun Aynası temasıyla her ay olağanüstü toplantılara imza atıyor. Buluşmaların ruhu ve duygusu, kitapların ışığıyla Ankara'yı aşıyor, zihin ve kalpleri aydınlatıyor. Yazar, Psikolog ve Psikoterapist Şule İzgi Şahin'in moderatörlüğünde, Elif Baktır'ın sunumuyla Faruk Duman'ın Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur romanını enine boyuna konuştuk.
Edebiyat Kulübü'nün kurucusu Şule İzgi Şahin Hoca'mız, "Sarıyer Edebiyat Günleri'nde Faruk Duman'la tanışmıştım. Bugün gelmeyi çok istediğini söylemişti ama yurt dışında olduğundan gelemedi. Size selamlarını gönderdi. Başka bir zaman başka bir kitabıyla buluşmayı diliyoruz. Birlikteliğimizden çok mutluyum. Edebiyat Kulübü'müzün dostluğu çok kıymetli" sözleriyle açılış konuşmasını yaptı.
Her okuduğumuz kitabın bize farklı kurgudan seslendiğini, kurgunun ise metnin okunabilirliğini arttıran yazınsal destek olduğunun altı çizildi. Kurgunun Aynası temasına bu kez doğa yansıdı; ağaç hışırtıları, yağmurun sesi ve pars, yazarın özgün dili ve izlenimleriyle buluşup edebi bir lezzet sundu. Toplantının ilk yarısında Faruk Duman'ın hayatını ve eserlerini, ikinci yarısında Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur romanını inceledik.
Elif Baktır'ın detaylı incelemeleriyle Faruk Duman'ın çocukluğundan itibaren sayısız kitap okuduğunu ve Jules Verne'i, Mark Twain'i çok sevdiğini öğrendik. Yazar, her okuduğumuz kitabın yaşamımıza zenginlik, farklılık kattığı düşüncesinde. Tom Sawyer, İnci, Beyaz Geceler, İhtiyar Balıkçı da sevdiği eserlerden…
Çok okuyanların okuma serüvenleri, mutlaka yazmaya dönüşür
Şule Hoca'mızın "Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur" romanına yönelik edebî ve psikolojik incelemeleri, yazarlara ve yazar adaylarına ışık tuttu.
"Bir yazar ne zaman özgün bir şekilde yazmaya başlar? Ancak kendi istediği şekilde yazarsa özgün olur, yoksa başkasını memnun etmek, okurları veya yayınevlerinin, dergilerin hoşuna gidecek şekilde öyküler, romanlar, metinler kaleme almak başta yazarı memnun etmez. Yapay, ısmarlama kalacağı için dergileri ve yayınevlerini, sonuç olarak okurları da memnun etmez. Bir yazar ancak kendi istediği şeyleri yazıyorsa hem okura yazdıkları kolaylıkla ulaşır hem de o zaman özgür bir yazar olabilir. Bu çok okuyan insanlar için, okuduktan sonra onları sindirme, yorumlama ve kendi özgün yolunu bulma açısından önemli bir aşama kaydetmek anlamına gelir. Çok okuyanların okuma serüvenleri, mutlaka yazmaya dönüşür, bu da çok anlaşılabilir. Faruk Duman da öyle bir yazar."
"Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur"
Ben de eseri okurken zaman zaman Yaşar Kemal'in doğa betimlemelerini; rüyayla gerçek arasında gidip gelirken ve sanrılar arasında sıkışırken Sadık Hidâyet'in Kör Baykuş'unu hatırladım. Kahramanın ormandaki mücadelesi gözüme Doppler'i getirdi. Metinde yer alan metaforlar oldukça ilginçti. Ceren'in, dağda gezen ceylan anlamına gelişi ve bu karakterinin kurgudaki yeri okuma serüvenim boyunca aklımdaydı… Romana adını veren pasaj etkileyiciydi. Kıymetli Şule Hoca'mızın soruları ve yönlendirmeleriyle harikulade bir edebiyat akşamı yaşadık. Sevgili Elif Baktır'ın özenli sunumuyla yazarın hayatı ve eserlerine dair şahane bilgiler edindik. Pek çok açıdan zihnin sınırlarını genişleten, uzun uzun düşündüren, ormana ve doğaya bir başka gözle bakmaya yönelten, son Anadolu Parsı'na saygı duruşu sayılabilecek bu eseri çok sevdim.
ODTÜ Edebiyat Kulübü'nün Kurucusu Şule İzgi Şahin Hoca'mız, edebiyat yolculuğunda âdeta rehberimiz. Eserleri, yazıları, psikoterapi sohbetleriyle edebiyat ve psikoloji alanında yolumuzu aydınlatıyor…
Zeynep Özcan