Başka bir “biz” ve başka bir “dünya” mümkün. Aslında: “Dışarıda Hiçbir Şey Var!”
Zeynep Özcan
Duayen sanatçı Betül Arım'ın Dışarda Hiçbir Şey Var! oyununu Endless Art Taksim'in samimi salonunda seyretme mutluluğundaydık. Betül Hanım'ın sonsuza kadar sahnelemek istediği bu anlamlı gösteride, eşsiz hayat deneyimlerine tanık olduk, muhteşem oyunculuğuyla büyülendik…
Salona adımımızı atar atmaz başka bir dünyadaydık. Güler yüzlü ekibin yönlendirmeleriyle yerlerimize geçtiğimizde, karşılaşacaklarımızdan bihaberdik. Sahnenin ortasında beliren gökyüzü, ağaçlar ve çiçeklere eşlik eden huzur dolu tınılara kapıldığımızda artık gündelik telaşlarımızdan, dertlerimizden çok uzaktaydık.
Kendini, arayışlarını, yolunu unutanların oyunu
Açılan perdeyle zaman da mekân da değişmiştir. Usta sanatçıyı önce küçük, çok küçük bir kız olarak görürüz. Dünyanın gerçekleriyle yeni yeni tanıştığı günlerden birine doğru yol alırken karşılaştığımız, âdeta içindeki çocuktur... Hikâyesinin başladığı o ana dönmüşken Betül Hanım usulca hayatla kol kola girer. Varoluşumuzu sorgularken buluruz kendimizi. Kimizdir, neredeyizdir, neyin içindeyizdir... Sorar, düşünür ve anlamlandırırız. Sevincimizi, kederimizi, varlığımızı, kısaca her şeyi dışarıda ararken nihayet fark ederiz. Aslında Dışarıda Hiçbir Şey Var'dır…
Farkındalıkla uyanan kalbimiz bizlere Turgut Uyar'ın: "Sokaklarda yitirmiş, cebimde bulmuşum" dizelerini fısıldar. Kendini, arayışlarını, yolunu unutanların oyunudur bu… İçimize dönerken türdaşlarımızı yok saymanın da mümkün olmadığını hatırlayıveririz. Bir insanın, diğer bir insanı gerçekten tanıyıp tanıyamayacağına dair yanıtlar ararız.
Kendimizi kimi zaman Bernard Shaw'ın, kimi zaman Voltaire'ın sözlerinin peşine takılmışken buluruz. Gördüklerimiz, görmediklerimiz; duyduklarımız, duymadıklarımız yükseliverir dört bir yandan. Bu sırada değişmeyen tek şeyin değişim olduğu, bir kez daha fısıldanır.
"Hayat, pişmanlıkla uyanmak için çok kısa."
İyilik ve kötülüğü yeniden ele alırken nice hayatlardan kesitlerle karşılaşırız. Usta oyuncu, kederin soylu oluşunu kabul eden insanlığımızdan sarsar bizi. Büyüklerimizin "Kötü düşün, iyi olsun" öğüdünden, doğru kabul ettiğimiz ve içine hapsolduğumuz düşüncelerimizin yakasından yakalar… İyiliğin ve inancın gücüne ışık tutar.
Bu aşamaya kadar duygularını içinde tutabilenler bilmelidir ki artık hazin gerçeklere yüzümüzü çeviremeyeceğimiz noktaya gelmişizdir. İnsanlığın en büyük günahı, savaşın ağır kirini gözyaşlarımız yıkayacaktır. İyiliği, sevgiyi yaymanın önemini en derinimizde hissedeceğizdir. Böylece, duvarlarımızın ötesinden gönüllerimize seslenir:
"Evrendeki en kıymetli duygu sevgidir." Ne de olsa sevgi, çözümleri beraberinde getirir. Deneyimlerin kıyısına yanaşarak öğreniriz. Dışarıda Hiçbir Şey Var'dır fakat bu oyunda her şey…
Duayen oyuncu, sanatın insanı sarsan gücüyle başka bir "biz" ve başka bir dünyanın mümkün olduğunu haykırıyor. Hayatla iç içe ilerleyen, nice hikâyenin penceresinden bakarak kendini unutanlara, varlıklarını anımsatıyor.
Kıymetli sanatçı Betül Arım'a nazik daveti ve unutulmaz akşam için çok teşekkür ederim. Sevgili annem Ayşegül Özcan ve sevgili Yeşim Kaya ile bu hisli anları paylaşmak çok güzeldi.
Dışarıda Hiçbir Şey Var, Betül Hanım'ın "Hayat da mutluluk da sonsuz değil" ve "Kendimizi tanımaya bir ömür yetmez" cümlelerinin arasında saklı…
Zeynep Özcan