Haberler

İmralı mı, Demirtaş mı? Kürt Meselesinde Yeni Yol Haritası

Zeynep Alkış

Zeynep Alkış

17.10.2024 09:08

Türkiye'de çözüm süreci tartışmaları, uzun bir aradan sonra tekrar gündeme gelmiş durumda. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamaları ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bu konudaki ifadeleri, İmralı'yı yeniden sürecin merkezine alacak bir gelişmenin işareti olarak okunuyor. Özellikle, Bahçeli'nin Abdullah Öcalan'ın devreye girebileceği yönündeki imaları ve Erdoğan'ın mesajları, Kürt meselesinde yeni bir adım atılacağına dair spekülasyonları artırdı. Ancak, bu tartışmaların ortaya çıkmasıyla birlikte HDP cephesinde de önemli bir soru gündeme geldi: Bu süreçte Demirtaş ekarte mi ediliyor?

Çözüm süreci boyunca Abdullah Öcalan, Kürt meselesinde önemli bir figür olarak kabul edildi. PKK üzerinde büyük bir etkisi olduğu bilinen Öcalan, 2013 yılında başlayan çözüm sürecinde de devletin muhatap aldığı ana isimdi. Ancak, 2015 yılında çatışmaların yeniden başlamasıyla birlikte süreç sona erdi ve İmralı'da bulunan Öcalan'ın kamuoyu üzerindeki etkisi kademeli olarak azaldı.

Son dönemde yeniden gündeme gelen çözüm süreci tartışmaları, Öcalan'ın tekrar sürecin merkezine yerleşeceği yorumlarına yol açtı. Devlet yetkililerinden gelen açıklamalar, çözüm arayışında yeniden İmralı'nın devreye girebileceğini gösteriyor. Bu gelişmeler, Kürt meselesinde Öcalan'ın rolünü bir kez daha ön plana çıkarırken, çözüm sürecinin geleceği hakkında da farklı senaryoları beraberinde getiriyor.

Ancak burada önemli bir soru var: Sadece İmralı merkezli bir çözüm süreci, Kürt meselesinin çok boyutlu yapısını yeterince karşılayabilir mi? Kürt sorunu, sadece PKK ile ilişkili bir mesele değil; ekonomik, sosyal ve siyasal pek çok dinamiği olan bir konu. Kürt halkının büyük bir kısmı, barış ve adalet taleplerini sivil siyasetin güçlü olduğu bir zeminde görmek istiyor. Bu bağlamda, çözüm sürecinin sadece silahlı aktörlerle sınırlı kalması, geniş bir toplumsal kesimin taleplerini karşılamayabilir. Kürt meselesi, sadece bir güvenlik sorunu değil; demokratik haklar, kimlik talepleri ve kültürel özgürlükler gibi çok boyutlu taleplerin karşılandığı bir çerçeveye oturtulmalı.

Demirtaş Ekarte Mi Edildi? DEM'in (HDP'nin) Rolü Ne Olacak?

Selahattin Demirtaş, Kürt meselesinde önemli bir lider olarak öne çıktı. Çözüm sürecinin sivil ayağında HDP'nin güçlenmesi ve halk nezdinde meşruiyet kazanması, büyük ölçüde Demirtaş'ın karizmatik liderliğiyle mümkün oldu. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oy oranı ve sonraki seçimlerde HDP'nin %10 barajını aşarak parlamentoya girmesi, Türkiye siyasetinde önemli bir kırılma anıydı. Demirtaş, Kürt meselesinin çözümünde silahlı mücadele yerine sivil siyasetin ön planda olmasını savunan bir figürdü. Ancak 2016'dan itibaren tutuklu bulunması ve HDP üzerindeki baskılar, onun Kürt hareketindeki etkisini sınırladı.

Bu noktada, İmralı'nın yeniden sürecin merkezine alınması, Demirtaş'ın ve DEM'in çözüm sürecindeki rolüyle ilgili soru işaretlerini beraberinde getiriyor. DEM yetkilileri, muhatap olarak Öcalan'ı işaret ederken, Demirtaş'ın bu süreçte bir kenara itilip itilmediği sorusu gündeme geliyor. Demirtaş'ın sivil siyaseti ön plana çıkaran ve Kürt meselesini Türkiye'nin genel demokratikleşme süreciyle birlikte ele alan yaklaşımı, çözüm sürecinin bu boyutunu zenginleştiren bir perspektif sunmuştu. Ancak Öcalan'ın sürecin merkezine alınması, bu yaklaşımın geriye çekileceği endişesini doğuruyor.

Demirtaş'ın Kürt meselesindeki rolü, sadece DEM'in temsil gücünden ibaret değil. Kürt toplumunda geniş bir kesim, Demirtaş'ı bir barış figürü ve sivil çözümün lideri olarak görüyor. Bu nedenle, çözüm sürecinde sivil aktörlerin dışlanması, Kürt meselesinin daha geniş bir perspektifte çözümünü zorlaştırabilir. Ayrıca, Kürt hareketi içinde farklı fraksiyonların güç kazandığı bir dönemde, Demirtaş gibi sivil liderlerin dışlanması, hareketin kendi içinde yeni çatlaklar ve bölünmelere yol açabilir. Çözüm süreci, sadece PKK ve devlet arasında bir mesele değil; aynı zamanda Kürt halkının demokratik haklarının tanınması ve Türkiye'nin genel demokratikleşme sürecinin bir parçası olarak ele alınmalıdır.

Kürt Meselesinde Yeni Bir Yol Haritası mı?

Çözüm sürecine dair yeniden gündeme gelen bu tartışmalar, sadece İmralı ve Demirtaş ekseninde değil, Türkiye'nin genel siyasal dinamikleri çerçevesinde de ele alınmalı. Türkiye siyasetinde, Kürt meselesi ve çözüm süreci, ülkenin en önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam edecek gibi görünüyor. Sadece İmralı merkezli bir çözüm arayışı, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde bir fırsat mı olacak yoksa sivil siyasetin dışlanmasıyla kaçırılan bir fırsat mı? Bu sorunun cevabı, önümüzdeki günlerde atılacak adımlara bağlı.

İktidar kanadından yapılan açıklamalar, yeniden bir çözüm sürecinin başlatılabileceğine dair işaretler verse de bu sürecin nasıl ilerleyeceği büyük bir muamma. Eğer sadece İmralı ile yapılan görüşmelere dayalı bir süreç yürütülürse, sivil toplumun ve Kürt halkının demokratik talepleri göz ardı edilebilir. Ancak sivil siyasetin güçlü olduğu, aktörlerin dahil edildiği bir süreç, daha kapsayıcı bir çözüm için fırsat sunabilir.

Bu bağlamda, Kürt mahallesinin önemli dinamikleri de bu süreçte muhatap olma mücadelesinde önemli rol alabilecekler mi? Yoksa yine adrese teslim muhataplık mı olacak…

Özetle, Kürt meselesinin çözümünde atılacak adımlar, sadece PKK ile yürütülecek müzakerelerle sınırlı kalmamalıdır. Toplumun geniş kesimlerinin taleplerini karşılayan, demokratikleşmeyi esas alan bir çözüm, Türkiye için kalıcı barışın yolunu açabilir. Bu nedenle hem İmralı hem de sivil siyasetin güçlü aktörlerinin sürece dahil edilmesi, Kürt meselesinin çözümü için hayati önem taşımaktadır.

title