Yeşim Mutlu

Tiyatronun ikiz yüzü: Hüseyin ve Cevahir Önder ile ‘Aynı Çatı Altında’

08.10.2025 17:46
Haber Detay Image

İkiz ruhların sahnesi olur mu? Hüseyin ve Cevahir Önder bu soruya "Aynı Çatı Altında" oyunuyla cevap veriyor. Hem sahnede hem hayatta yan yana duran bu iki kardeş, iyilikle kötülüğün, teslimiyetle kontrolün, kahkahayla sorgulamanın ince çizgisinde yürüyorlar.

Onlar için tiyatro bir işten çok daha fazlası. Kimi zaman şeytanın tarafına geçip hayatla dalga geçiyor, kimi zamansa meleğin kanadına sığınıp insanın içindeki iyiliğe inanıyorlar.

Pandemi sonrası kendi yollarını çizme cesaretiyle sahneye adım atan Hüseyin ve Cevahir Önder, komediyi felsefeyle buluştururken izleyiciye sadece bir oyun değil, bir ayna da tutuyor. "Aynı Çatı Altında" onların deyimiyle hem bir yüzleşme, hem de paylaşma cesareti.

Bu kez biz de onlarla o aynaya birlikte bakalım: sahnenin ışıkları altında, iki kardeşin hem birbirine hem de kendine sorduğu soruların izinde.

"Aynı Çatı Altında" sizin için sadece bir oyun mu, yoksa bir tür yüzleşme mi?

Aslında ikisinin ortasında bir yerde demek daha doğru diyelim. Yüzleşmek dersek 75 dakikalık tek perde bir oyun yetersiz bir zaman kalıyor yüzleşmek için.

Bu oyunda sizi en çok çeken neydi? Karakter mi, metin mi, yoksa içindeki fikir mi?

Zaten Gani Müjde'ye şeytan ve iyilik meleğini oynamak istiyoruz diye briefi biz vermiştik. Şeytan ile iyilik meleği oyun içinde ikiz kardeşler. Yaşam içinde de iyilik ve kötülük kardeş gibiler. Bunu sahnede deneyimlemek istedik.

Tiyatro sizin için ne ifade ediyor? Sahneye çıktığınızda en çok ne hissediyorsunuz? Kontrol mü, teslimiyet mi?

Bizce her ikisi de. Sahneye çıktığın andan itibaren her şeye teslim olmuş bir durumdasın. En başta zamana. Sonra seyirciye, oyuncu partnerine, hikayeye, teknik ekibe vb. Doğal olarak kontrolü elinden bırakmaman gerekiyor ki bu teslimiyet kötü sonuçlar doğurmasın.

Tiyatroyla ilk nerede tanıştınız? O anı hatırlıyor musunuz? Sahneye çıkma isteği ilk ne zaman belirdi?

Tiyatro ile sekiz yaşındayken İstanbul'a dayımı ziyarete geldiğimiz bir sömestr tatilinde tanıştık. Metin Akpınar ve Zeki Alasya'nın "Deliler" oyununa gitmiştik.

Sahne dışında kendinizi nerede daha özgür hissediyorsunuz? Kamera önü mü, sahne arkası mı, yoksa bambaşka bir alan mı?

İnsan kendini nerede iyi ve mutlu hissediyorsa orada özgür hissediyor. Ama bizim için daha çok bu özgürlük alanı sahne.

Bu oyunun sahnelendiği mekân size nasıl hissettirdi? Atmosfer performansı etkiliyor mu?

Yüzde yüz etkiliyor. Daha önce aynı sahnede oyun oynamıştık. Başka bir büyüsü olduğuna inandığımız için ilk oyun için o sahneyi seçmiştik. Koltuk ve sahne düzeni, teknik imkânlar önemli.

Hayatınızda tiyatroyu seçtiğiniz o dönüm noktası ne zamandı?

Aslında bu bizim için bir dönüm noktası değildi. Ne yapmak istediğimiz ve yapabileceğimizle alakalı bir durumdu. Pandemi sonrası, ilk oyunumuzu yazdık ve sahnelemek cesaretini gösterdik.

Oyunun provalarında ya da sahnede "bu yüzden tiyatro yapıyorum" dediğiniz bir an yaşadınız mı?

Oğlak burcu olarak hedef odaklıyız. Ve aynı zamanda hedefe giden yolda tüm engelleri aşacak sabır ve kararlılığa sahibiz. Provalarda değil ama oyun sonrası gelen alkış bize iyi ki yapıyoruz dedirtiyor.

Rolünüzü hazırlarken nasıl bir yol izliyorsunuz? İçine mi giriyorsunuz, dışarıdan mı gözlüyorsunuz?

Her ikisi de. Gözlem yapmak oyunculuk açısından çok önemli bir yöntem. İyi bir gözlem ve araştırma rolün içine girmenizi sağlıyor zaten.

İkiz kardeş olarak birlikte sahne almak nasıl bir his? Sözsüz bir uyum mu var, yoksa rekabet de hissediliyor mu?

Rekabet kesinlikle yok. Çünkü her rolün kendi içinde bir dinamiği var. Ama yıllardır beraber olmamız sahnedeki uyumumuzu güçlendiriyor.

Komediyle felsefeyi dengelemek kolay değil. Bunu nasıl başarıyorsunuz?

Komedi zor bir iş. İnsanları güldürmek büyük bir başarı ve mutluluk verici bir durum. Aslında komedinin kendi içindeki ritmini yakaladığında, doğru tonlama ve mimikle espriyi seyirciye daha kolay geçiyor.

Neden tiyatro? Bu kadar zorlu bir alanı sürdürmenizin kişisel nedeni ne?

Daha önce de söyledim. Zor olanı seviyoruz. Oğlak burcuyuz. Başarmak bizi motive ediyor. Biz hep zor olandan başladık başarmaya. Hayatımızın bu döneminde de tiyatro zor olandı.

"Melek ve Şeytan" teması sizin için neden önemli? Kendi hayatınızda bu iki uçtan hangisi baskın?

Olaya iyilik ve kötülük üzerinden değerlendirmek gerek. Melek ve şeytan yalnızca birer simge. İkisi de kardeş aslında. Hayatımızda iyiliğin tarafında olmak için elimizden geleni yapmaya gayret gösteriyoruz.

Sanatın dünyayı değiştirebileceğine inanıyor musunuz, yoksa daha çok bir aynalık görevi mi görüyor sizce?

Sanat tek başına keşke değiştirebilseydi. Yoksa dünya çok başka bir yer olurdu. Ama geçmişten günümüze bir oranda faydası olduğu kesin.

Sahnede gördüğümüz Hüseyin / Cevahir dışında, siz kimsiniz?

Öncelikle iyi birer birey, iyi birer baba, iyi birer evlat. Oğlak burcu, cesaretli, risk almayı seven, engel tanımayan, küçük şeylerle mutlu olmasını bilen, yardımsever, paylaşımcı birer meleğiz. Şeytan da bir melek nasıl olsa.

Sanat dışında hayatınızda size iyi gelen şeyler neler?

Aile en önemlisi. Arkadaşlar, eski Türk filmleri ve pazar günlerimizin çocukluğumuzdan kalma alışkanlığı Karadeniz pidesi.

Aileniz tiyatro yolculuğunuzda nasıl bir rol oynadı?

Tam destek, hep destek ve en önemlisi ezber sürecindeki destekleri muhteşemdi.

Yeni projeleriniz var mı? Yakın zamanda sahne ya da ekran için planlanan işlerinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Yakın zamanda oyunumuzun turnesi var; İstanbul, Tekirdağ, Sakarya ve Ankara'yı kapsayan. Televizyon için bir program teklifi geldi, değerlendiriyoruz. Yine kendi üretimimiz olan bir bilgi yarışması için görüşmelerimiz var.

En yakın zamanda Aynı Çatı Altında'yı nerelerde izleyebiliriz?

16 Kasım Hop Bakırköy, 24 Kasım Tekirdağ Yahya Kemal Kültür Merkezi, 1 Kasım Kartal Sanat Tiyatrosu, 5 Kasım Sakarya Kale Sahne, 6 Kasım Ankara Çankaya Sahne.

Sıcak, samimi sohbetiniz için çok teşekkür ederim.

Biz teşekkür ederiz Yeşim Hanım.

Sohbetin sonunda fark ediliyor ki Hüseyin ve Cevahir Önder için tiyatro yalnızca bir sanat biçimi değil; hayatla, insanla ve kendi iç sesleriyle kurdukları derin bir diyalog. Onlar sahnede iyilikle kötülüğü, ciddiyetle kahkahayı, gerçeklikle hayali aynı potada eritiyor. "Aynı Çatı Altında" sadece bir oyun değil, insan olmanın tüm karmaşasını samimiyetle hatırlatan bir yolculuk aslında.

Sanata olan tutkularını, birlikte üretmenin enerjisini ve içtenliklerini bizimle paylaştıkları için Hüseyin ve Cevahir Önder'e teşekkür ederim. Oyunu sahnede izlemek isteyenler için turne tarihleri çok yakın; belki de siz de o çatı altında kendi meleğinizle şeytanınızla yüzleşirsiniz.

Yeşim Mutlu

Yazarın Tüm Yazıları

title