Yeşim Mutlu

Tatil değil, kaçış: İnsan neden dinlenemiyor?

25.06.2025 09:18
Haber Detay Image

Sizi bilmiyorum ama yaz, benim en sevdiğim aydır. Temmuzda doğmuş olmam mı, Çanakkaleli olmam mı baskın, bilemiyorum. Denizle iç içe büyümek, o tuhaf ve dingin yaz sabahlarının kokusu, bana tatilin gerçek anlamını her zaman hatırlatır. Güneş, kum, deniz, rüzgar, dalgalar ve keskin iyot kokusu çocukluğuma dair anıların baş köşesinde. Küçükken yaz aylarının tek sevmediğim yanı tatil nedeniyle doğum günümde arkadaşlarımla olamamaktı. Bu o kadar kanıma işlemiş ki, büyüyünce her doğum günümü tatilde kutlamaya başladım.

Deniz kenarında yaşadığımız için bizim tatil, köye gitmek, anneanne/babaanne evinde taş gibi yataklarda yatmak, akşam ezanında eve girmekti… Her şey çok basitti. Sabahın erken saatlerinde uyanır, sokakta arkadaşlarımızla saatlerce oynar, gündüz bulutları, akşamları yıldızları izlerdik. Ne bir telefon vardı, ne de sosyal medya…

Çocukken tatil her anı tam anlamıyla yaşama fırsatıydı. Günümüze bakarsak, sosyal medya ve tüketim kültürü, tatilin anlamını çoktan değiştirdi.

Tatilin Mükemmelliği Miti: Gerçek Dinlenme Nerede?

Bugün, tatil kelimesinin içi giderek boşalıyor. Tatil, bir zamanlar sadece günlük yaşamın yorucu temposundan uzaklaşmak için yapılırdı. Ancak modern dünyada tatil, bir kaçıştan çok, gösteri ve yarışa dönüşmüş durumda. Sosyal medya baskısı, fotoğraf çekme çılgınlığı, paylaşım yarışı ve sürekli mükemmel anların peşinde koşma… Gerçek bir tatil nasıldı? Ne zaman sadece kendimize vakit ayırmayı unuttuk?

Yıllar önce, tatil sadece dinlenme demekti. Aileyle birlikte geçirilen basit ama derin anlar, şehirden uzaklaşmak ve doğanın huzuruna dalmak… Bugünse tatil, bir çeşit sergiye dönüşmüş durumda. İnsanlar, mükemmel anların fotoğraflarını çekmek, her yeni yeri keşfettiğini paylaşmak için tatil yapıyorlar. Birçok kişi için tatil, başkalarına göstermek ve yeni yerler göstermek kadar önemli hale geldi. Bir arkadaşım geçenlerde, "Tatilin başında en az beş fotoğraftan post yapar, bir sürü hikaye paylaşırım," dedi. Sonra da ekledi: "Çünkü tatilde 'gerçek' olma şansım yok. Sürekli bir şeyleri gösterme, anlatma kaygım var. Bu yüzden tatilim ne kadar iyi olursa olsun, asla gerçekten dinlenmiş hissetmiyorum."

Böylesi bir yorgunluk, sadece bedensel değil, ruhsal bir tükenmişlik hali değil de ne? Sosyal medyanın sürekli yüksek performans ve mükemmellik beklentisi, her adımı kaydetme ve başkalarına gösterme dürtüsü, o kadar yoğun ki, tatilin asıl amacı olan yenilenme hissini bulamıyoruz.

Belki de uzun zamandır unuttuğumuz şey, gerçek dinlenmenin sadece fiziksel bir mola değil, ruhsal bir denge olduğunu anlamak. Tatilin başlıca amacı dinlenmek, bedeni ve zihni yenilemek olmalı. Ama çok az kişi bunu gerçekten başarıyor. Tatil, daha fazla para harcama, daha fazla deneyim ve sürekli olarak başkalarına "biz tatildeyiz" demek üzerine odaklanıyor. Oysa bu sürekli koşturan ruh hali, tatilin ilk hedefinden, yani huzur bulmaktan uzaklaşmamıza neden oluyor.

Sosyal medyanın baskısı, anı sürekli paylaşıyor olma zorunluluğu ve "mükemmel an" beklentisi, tatili aslında bir gösteriye dönüştürüyor. Bu da, tatil yapmaya değil, başkalarına tatil yaptığınızı göstermeye odaklanmamıza neden oluyor. Sonuçta, tatil asıl amacı olan dinlenme ve içsel huzur yerine, bir görünüşe dönüşüyor.

Bir Sosyal Medya İhtiyacı mı?

Birçok insan tatilde, gerçekten dinlenmek yerine, daha çok sosyal medya üzerinden, başkalarının tatilini gözlemleyerek zaman geçiriyor. Sürekli başkalarının "kusursuz" tatil anlarını görmek, psikolojik olarak bir baskı oluşturuyor. Ne kadar "mükemmel" tatil yaparsak yapalım, sosyal medyada paylaşılanlara bakıldığında, hep bir eksiklik hissediyoruz. Her şeyin daha parlak, daha güzel, daha mükemmel olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Oysa gerçek huzur, ne Instagram postlarında ne de TikTok videolarında bulunabilir.

Gerçek dinlenme, dışarıya gösterdiğimizden çok daha derin. Tatilin gerçek anlamı, yalnızca fiziksel olarak bir yere gitmek değil, içsel bir huzur bulmak ve anı yaşamaktır.

Tatilin Gerçek Anlamı: Huzur ve Yenilenme

Tatil yapmayı planlarken, bazen en önemli şeyin sadece yavaşlamak olduğunu unutuyoruz. Dinlenmek, bir yeri görmekten değil, içsel bir huzur bulmaktan geçer. İnsanlar, tatil yaparken aslında bedensel değil, ruhsal bir yenilenme arar. Fakat bu çok az kişiye nasip oluyor. Çoğu kişi, bir yerden bir yere koşarak, en iyi otelde kalıp, en iyi restoranda yemek yiyerek tatil yapmayı düşünüyor. İnsanların sakinleşebileceği, huzuru bulabileceği, zamanın yavaşladığı ve hiçbir baskı hissetmediği bir tatil deneyimi sizce de çok hoş olmaz mı?

Deniz Kadar Sessiz Olmak İstiyorum

Birçok insan tatilde değil, tatilden kaçıyor. Kaçış bir yanılsama; çünkü gerçek huzur, paylaşmak için değil, yaşamak için elde edilir. Birçok insan, dışarıdaki gürültüyle başa çıkmaya çalışırken, içsel sessizliğini kaybediyor. Tatil, sadece dış dünyadan kaçmak değil, iç dünyamıza da dönmektir. Deniz gibi sessiz olmak, bazen hiç olmadığı kadar huzurlu bir his yaratabilir. Huzuru, dış dünyada değil, iç dünyamızda bulmamızı dilerim.

Keyifli bir yaz olsun.

Yeşim Mutlu

Yazarın Tüm Yazıları

title