Salim Çam: Koronavirüs sonrası yeni ekonomide markalaşmak önemli
Yeşim Mutlu
20 Mayıs'ta yaptığımız canlı yayında Dr Salim Çam çok değerli bilgileri bize aktarırken önemli açıklamalarda da bulundu. Dr. Çam; "Bu süreç bizlere çok şey öğretti. Müşteri ne istiyor? Kime ne satarım? Müşteri değiştiyse onun isteklerine göre ürününüzü ve hizmet verme şeklinizi de değiştirmeniz gerekiyor. Salgın alanında kurulan 'Bilim Kurulu'nun bir benzeri olarak bir İktisadi Kurul oluşturulmalı. Markalaşma stratejilerinin de bu Kurul tarafından markalaşma belirlenmesi gerekiyor. " derken çok halı değil mi?
Bu güzel yayını nasıl satırlara dökeceğim diye düşünürken o gün Instagram gelen yeni güncelleme ile 24 saatte silinen canlı yayınlar artık IGTV'ye yüklenmeye başladı. İzlemek isterseniz Instagram @yesimmutlu hesabımdan ulaşabilir ya da "Koronavirüs sonrasında 'Yeni Ekonomi' nasıl olacak?" sohbetimizi aşağıda ki satırlardan okuyabilirsiniz.
Yeni normale alışacağımız şu günlerde herkese sağlıkla, huzur ve bol kazançlı günler dilerim.
Koronavirüs sonrasında 'Yeni Ekonomi' nasıl olacak?
Mesleğinizi odak noktada tutarak ustalaşmanız için birçok çapraz disiplinlerle beslendiğinizi görüyorum. Birçok markaya danışmanlık hizmeti veriyorsunuz ve 2013 yılında da Progroup'u kurdunuz. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
İş hayatım ve eğitim hayatım paralel gitti. Üniversite hayatımı Yıldız Holding'in desteğiyle tamamladım. Burada bir kez daha Sabri Ülker Bey'e tekrar teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Ondan önce bir Salı Pazarı hikâyem var. 11 yaşında Salı Pazarı'nda çalışmaya başladım. Ticarete ilk böyle atıldım.Üniversite hayatımı tamamladıktan sonra Sabri Bey beni şirketin üretim kısmına yönlendirdi. Ve bana; "Senin burnun üretim bölümünde biraz sürtecek" dedi.Bir buçuk iki yıl üretim bölümünde bulundum. Üretim, satış, pazarlama, ihracat bölümlerinin hepsinde görev aldım.İnsan Kaynakları ve Pazarlama bölümünde Planlama Müdürü ve en son olarak Stratejik Pazarlama Direktörü olarak bulundum.13 yılın ardından Sabri Bey'den izin istedim. İki yıl kadar daha Yıldız Holding'e dışarıdan destek olmaya devam ettim. Sonrasında biri finans ve muhasebe üzerine diğeri ise satış ve pazarlama olmak üzere iki yüksek lisans birden yaptım. Daha sonra da bankacılık üzerine doktoramı tamamladım. Hatta Yıldız Teknik Üniversitesi'nde Sanat Tasarımı üzerine de bir doktora daha bitirdim.Aynı zamanda Tedarik Zinciri üzerine de bir doktoram var. Bana göre bilimden uzak olan bir organizasyonun ya da devletin vizyonu olamaz.Üniversitede öğretim görevlisi olarak görev aldığım süreçte bir danışmanlık firması kurduk.17 yıldır devam ettiriyoruz. İlgili kamu kuruluşları, organizasyon ve firmalara iş modelleri sunuyoruz. Turquality, konsolidasyon ve verimlilik konusunda destek verilmesi için çalışıyoruz.
Bugün 'Yeni Ekonomi'yi konuşacağız.Sizce nelere uyumlanacağız? Bu "yeniekonomi "bizlere neler getirecek?
Bu süreç bizlere çok şey öğretti. Müşteri ne istiyor? Kime ne satarım? Müşteri değiştiyse onun isteklerine göre ürününüzü ve hizmet verme şeklinizi de değiştirmeniz gerekiyor. Müşteri hız istiyor ve ona dokunmamızı istiyor. Dijital ortamda olsa bile bunu sesle, yazıyla, ıslak imza ile hediye ve tebrik kartları ile yapmanız gerekiyor. Bu noktada bununla ilgili bir de departman kurmanız gerekiyor. Bunun adına da 'Marka İlişkileri' departmanı diyeceğiz.Müşteriye proaktif olarak ulaşmak gerekiyor. Ayrıca dijital anlamda verilerin tutulması ve data girişlerinin de yapılması gerekiyor.Bir diğer önemli konu ise maliyetlerin müşteriyi düşünerek ayarlanması. Şu anda Türkiye'nin döviz girdisine ihtiyacı var. Döviz girdisini sağlamanız için bir duruşunuz olmalı. Bu da markaların ayakta kalması ile sağlanabilir.Marka nedir?Vaattir, güvendir.Bu vaadi oluşturmanız için de arz ve talep dengesi gerekli. Kısıtlı kaynaklarla bu talebi karşılamanız lazım. Kaynaklarımızı adil ve adaletli bir şekilde planlarsak bunu başarabileceğimizi düşünüyorum. Bir diğer önemli konu ise 'Bilim Kurulu'na benzer bir iktisadi kurullar oluşturmamız gerekiyor. Özellikle sağlık turizmine yatırımların artırılması gerekiyor.Bu konuda marka yaratmamız gerekiyor. İşin ustasına işi yaptırmak bu noktada önemli. Bugün 500 milyar Dolar olması gereken ihracat rakamımız 1.8 milyar dolar seviyesinde.Bunun nedeni işi bilmeyen kişilerin işi yapmak istemesi. Katma değer oluşturulması noktasında bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Nisan ayında yayınlanmış bir röportajınız var.Burada IMFCOIN projesinin koronavirüs ile hayat bulacağını söylüyorsunuz. Bu konuyla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?
Herhangi bir ülkenin parasına tabi kalmamak adına sanal paraya geçiş sürecinin hızlanacağını düşünüyorum.Bildiğiniz üzere dünyada parayı yöneten kurum; IMF. Dolar basma konusunda bir sınır yok, dolayısıyla da enflasyonist bir sistem oluşmaya başladı. IMFCOIN hakkında çok ciddi stratejiler oluşmaya başladı. Para bir mübadele aracıdır ve para yönetilirken adil ve adaletli olunması gerekir. Önceden altın rezervleri vardı sonra rezervler Dolar'a döndü. Şimdi de sırada IMFCOIN var.Amaç tabii de daha fazla güç elde edebilmek.Türkiye de bu konuyla ilgili çalışmalarına başladı. Bu noktada sanal parayla ilgili de bir İktisat Kurulu'nun oluşturulması taraftarıyım.Bu konuyla ilgili dijital alt yapının oluşturulması gerekiyor.
Hükümetimiz kodlamayla ilgili bir proje arıyordu yanlış hatırlamıyorsam. Bu konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Türkiye olarak kodlama konusunda uzmanlaşmış insana ciddi anlamda ihtiyacımız var. Beyin göçünü tersine çevirmemiz gerekli. Türkiye'deki danışmanlık şirketlerini bir çatı altında toplamaya çalışıyoruz aynı zamanda.
Virüsün biyolojik bir savaş olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Türkiye olarak aşı ve ilaç çalışmalarımız başladı. Bunları kategorize etmemiz gerekli. Bu konuda da markalaşmamız önemli. Bunun üzerine gitmemiz gerektiğini düşünüyorum. Kolektif rekabet oluşturarak uluslararası ihalelerde birlik olmamız gerekli. Kolektif akıl ile işi bilen kişilerle çalışmak önemli. Risk sermayesini bu noktada sağlıklı yönetmek gerekli.
Kolektif bir bilinç oluşturmak adına size göre ekonomide ne gibi değişiklikler olmalı?
Özellikle AVM'lerden bahsetmek istiyorum bu noktada. AVM'lerin açılmasının nedeni tüketimi hızlandırmak.Ama tüketimi bu şekilde hızlandırmak şimdilik pek mümkün görünmüyor. AVM'lerin birçoğunun parka, hastaneye, eğitim kurumuna ya da konuta dönüştürülmesi taraftarıyım. Bunların planlanması gerekiyor. AVM sahiplerinin sermayedar olup yönetmesi gerekli. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi; biz bize yeteriz ancak kaynak planlamasının doğru yapılması ile yeteriz. Daha önce de söylediğim gibi İktisat Kurulu ile bunun desteklenmesi gerekiyor. Sağlık sistemini yönetme konusunda bu salgında çok başarılı olduk. Bizim şimdi bunu satabilmemiz, markalaştırmamız gerekiyor. Cumhurbaşkanlığında bir Marka Ofisi kurulabilir mesela.
Türkiye markalaşma sürecinde sizce nasıl bir yol izlemeli?
Kurulacak olan Ekonomi Kurulu tarafından markalaşma stratejilerinin belirlenmesi gerekiyor. Mustafa Kemal Atatürk'ün sözünden yola çıkarsak; Türk insanı zeki ve çalışkanıdır. Ve bunu isterse başarabilir.