Ahmet Güneştekin'in “Kayıp Alfabe” sergisi: Belleğin sözsüz dili
Yeşim Mutlu
Bir alfabeyi kaybetmek, bir dilin yalnızca harflerini değil, o dilin ruhunu, tarihini, kimliğini de kaybetmek demektir. Ahmet Güneştekin'in "Kayıp Alfabe" sergisi, kaybedilenleri, unutulmuş anlamları ve kopmuş bağlantıları arama yolculuğuna çıkıyor. Sergiyi gezerken, her adımınızda bir kayıp zamanın ve coğrafyanın derinliklerine dalıyorsunuz. Güneştekin'in eserleri, sadece bir sergi değil, geçmişin, hafızanın ve kimliğin hatırlatıcı bir daveti, adeta bir yol gösterici niteliğinde.
Serginin yaratım süreci, derin bir emek ve düşünsel yolculuktan besleniyor. Güneştekin, iki yıl süren hazırlık ve altı yıl boyunca ürettiği eserlerle sergiyi şekillendirirken, bu süreci "hayatımın en büyük ve önemli sergilerinden biri" olarak tanımlıyor. Sergideki 350'ye yakın heykel, video, enstalasyon, seramik gibi eserler, Güneştekin'in farklı disiplinlerden faydalanarak yarattığı bir bütünün parçaları. Sanatçı, "Serginin yaratım süreci, sabah 3'te kalkıp, 16-18 saat aralıksız çalışmakla geçti. Her hafta farklı bir stüdyoda çalıştım," diyerek, süreçteki fiziksel ve zihinsel zorlukları paylaşıyor.
Güneştekin, serginin tasarım sürecini sadece mekân düzenlemesi olarak görmüyor; her eserin bir diğerini tamamlayan bir dilde inşa edildiğini vurguluyor. Feshane'deki sergi alanında, bir başka bina inşa etme süreci yaşandı; 31 gün süren kurulum, yüzlerce insanın emeğiyle hayat buldu. "Burada eserleri sergileyebilmek için binanın içinde bir başka bina yarattık," diyen Güneştekin, eserlerin aralarındaki dil birliğini ve tematik bağlantıyı vurguluyor. Bu bağlar, serginin hafıza, bellek, göç ve alfabe gibi derin kavramlarla örülmüş bir yapıya bürünmesini sağlıyor.
Serginin dilinin birbiriyle sıkı sıkıya bağlı olduğunu söyleyen Güneştekin, "Eserler birbiriyle bağlantılı bir şekilde aslında yol gösteriyor. Bugün bir sanat izleyicisi, eserleri gezdiği zaman hepsinin aynı sanatçının elinden çıktığını rahatlıkla fark edecektir," diyor. Bu bağ, sadece bir görsel deneyim değil, aynı zamanda bir içsel yolculuk, keşif süreci sunuyor. Güneştekin, eserleri gezmelerini ve izleyicilerin eserlerle etkileşime girmelerini öneriyor: "Eserleri tek tek inceleyin, sorular sorun, bazen eserlerle baş başa kalın… Çünkü onlar sizinle sohbet ediyor, sizi kendilerine çekiyorlar."
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, serginin açılışında, Artİstanbul Feshane'nin İstanbul'a yakışan bir mekan olduğunu, serginin ziyaretçilerde "iyileşme" duygusu yaratacağına inandığını ifade etti. İmamoğlu, sanatı, özgür düşünceyi besleyen ve ortak duyguları harmanlayan bir alan olarak tanımlayarak, "Bu sergide emeği geçen herkese teşekkür ediyor, tüm İstanbulluları bu unutulmaz deneyimi yaşamak üzere sergiye davet ediyorum," dedi.
"Kayıp Alfabe" sergisi, sadece Türkiye sanat tarihi için değil, uluslararası sanat dünyası için de büyük bir buluşma. Farklı coğrafyaların gazetecilerinin, sanat insanlarının ortak izlenimlerinin yanı sıra Ahmet Güneştekin, bu devasa sergiyi, hem bir sanatçı hem de bir yaratıcı olarak hayatının en önemli projelerinden biri olarak tanımlıyor. Sergi, 350'den fazla eserle bir kaybın ardından gelen yeniden doğuşu simgeliyor.
Ahmet Güneştekin'in nazik davetiyle açılışına katıldığım, Güneştekin'in toplumsal hafıza, göç ve mitoloji temalarını işlediği eserleri, farklı disiplinlerden çalışmalarının yer aldığı "Kayıp Alfabe" sergisini bu etkileyici deneyimi kaçırmamanızı öneririm.
Sergi 20 Temmuz 2025'e kadar Artİstanbul Feshane'de izlenebilir.
Yeşim Mutlu
"Metin ve görsel düzenlemede Üretken Yapay Zeka (AI) teknolojisi kullanılmıştır."