Şifalı Sorular Yazı Dizisi: Annem Mutlu Olamıyor

Yasemin Gazanker

Yasemin Gazanker

Profesyonel Yaşam Koçu / Khum Akademi
25.04.2025 04:06

Yasemin Hanım, öncelikle size teşekkür etmek istiyorum kendimizi ifade edebildiğimiz bir platform kurduğunuz için size minnettarım. Benim sorum şöyle 55 yaşında annem asla mutlu olmuyor, mutlu olmayı bilmiyor. Kendisiyle ayrıca ilgileniyoruz, isteklerini yapmaya çalışıyoruz, gezdiriyoruz ancak bu tür şeyler onu mutlu etmeye yetmiyor. Babamla sürekli çatışma halinde. Nasıl bir yol izlememiz gerekiyor?

Rumuz: Chery

Cevap:

Sevgili Chery,

Öncelikle senin bu içten, duyarlı mektubun için ben sana teşekkür ederim. Anneni anlamaya çalışman, ona iyi gelmesi için çabalaman, yüreğini ortaya koyarak yazman… Hepsi o kadar kıymetli ki. Emin ol, birçok kişi seninle benzer duygular yaşıyor ama dile getirmeye çekiniyor.

Sorunu okurken her kelimenden anneni ne kadar sevdiğin, onun mutlu olması için ne kadar çabaladığın ve bir yandan da nasıl bir çaresizlik hissettiğini görüyorum.

Senin gibi çocuklara bu dünyada çok ihtiyaç var. Ama biliyorum, bazen sevmek ve iyi niyet tek başına yetmiyor, değil mi?

"Annem mutlu olmayı bilmiyor." diyorsun… Bu cümlede o kadar çok duygu gizli ki. Acı var, yorgunluk var, umut kırıklığı var… Ama aynı zamanda çok da haklısın. Gel bir de annenin penceresinden bakalım:

Biliyor musun, bazı insanlar hayat boyu hep "veren" tarafta olur. Hep başkalarının mutluluğu için yaşar, kendi isteklerini, ihtiyaçlarını en sona bırakır. O kadar uzun süre böyle yaşar ki bir gün durup kendine baktığında, "Ben kimim?" sorusuna cevap veremez.

Annem 55 yaşında diyorsun. Muhtemelen gençliğini çocuk büyütmekle, eşine eşlik etmekle, ailesinin yüklerini sırtlamakla geçirdi. Belki hayalleri vardı ama erteledi. Belki kendini hiç dinleyemedi. Belki birileri "Kadın dediğin sabreder, yeter ki yuvayı korusun." dedi ve o da buna inandı.

Zaman geçti. Çocuklar büyüdü, hayat değişti. Ama annenin içindeki eksik kalan parçalar hâlâ olduğu yerde duruyor.

Sen ne kadar çabalarsan çabala, yetmiyor gibi hissediyorsun çünkü annen şu anı yaşamıyor. O hâlâ geçmişin içinde bir yerlerde takılı kalmış olabilir. Belki içinde bastırılmış hayal kırıklıkları, yıllarca görülmemiş hislerin ağırlığı var.

Ve babanla yaşadığı çatışmalar…

Bir ömür aynı çatı altında birikmiş kırgınlıklar zamanla sevgiye değil, alışkanlığa dönüşebilir. Evlilik dediğin şey bazen yan yana duran ama aslında iki farklı dünyada yaşayan insanlara dönüşüyor.

Ve eğer bir insan evliliğinde kendini yalnız hissediyorsa, dışarıdan gelen ilgi, sevgi, ne yazık ki o iç boşluğu dolduramıyor. Annenin içindeki eksiklik, belki de o ilişkideki çatlaklardan süzülüp büyüyen bir yalnızlık.

Peki sen ne yapabilirsin?

İlk önce şunu kabul etmelisin:

Annenin duygusal iyileşmesini sen onun yerine gerçekleştiremezsin.

Onun mutluluğu senin sorumluluğun değil. Ama yanında olmak, farkındalık yaratmak, yürüdüğü yolda eşlik etmek elinde.

Belki şöyle başlayabilirsin:

Anneni doğrudan terapiye yönlendirmek bazen ters tepebilir. Ama birlikte bir "anne-kız atölyesi", bir kadın grubu, sanatla ya da müzikle şifa sunan etkinlikler… Bunlar onun için daha kolay ve yumuşak geçişler olabilir.

Bazen sadece dinle. Ona akıl verme, çözüm sunma, teselli etme… Sadece "Anne, seni duyuyorum. Ne hissediyorsan anlatabilirsin." demen bile inan bana, aranızda çok derin bir bağ kurar.

Mükemmel çocuk olmak için kendini yorma. Gerçek, samimi, insani bir evlat olmaya devam et. Kırıldığın yerleri sen de anlat. Annenin sadece "annelik" değil, "kadınlık" halini de gör. Onun insan tarafına alan aç.

Ve en önemlisi: Sabret.

İyileşmek zaman ister. Hele ki yılların yüküyle yaşıyorsa, biraz daha fazla zaman ister. Ama o yük zamanla hafifler. İnançla, sabırla, sevgiyle...

Unutma, bazen bir insanın içinde öyle derin bir yalnızlık olur ki, dış dünyanın sesi oraya ulaşmaz. Ama sen o yalnızlığa nazikçe dokunursan bir gün, hiç beklemediğin bir anda bir kapı aralanabilir.

Sen o kapıyı zorlamıyorsun zaten. Sen sadece her gün önüne bir çiçek bırakıyorsun. O çiçekler birikir… Ve bir gün o kapı açıldığında, annen seni orada, beklerken görebilir.

Ve belki, işte o an, annenin hayatındaki en değerli armağan olur.

Sen çok güzel bir evlatsın. Kendini suçlama. Sadece yanında olmaya, ışığını göstermeye devam et.

Bu yolculukta senin ışığın bir gün annenin karanlığını aydınlatabilir.

Sevgilerimle,

Farkında ol, farklı ol!

Yasemin Gazanker

www.yasemingazanker.com

title