Tercihimiz ayrışmamak
Umut Nimet Ataş
Bir çiftçinin 3 oğlu varmış. Bu oğulları birbiriyle geçinemez hep kavga ederlermiş. Babaları her ne kadar birbirinizi sevin, birbirinizle yardımlaşın diye nasihat etse de onlar bu güzel öğüdü tutmazlarmış. Bir gün baba çocuklarını çağırmış ve şöyle seslenmiş: "Bana 10 çubuk getirin!". Çocuklar çubukları getirmişler. Baba bunları birbirine bağlayıp oğullarına vermiş ve "hadi kırın!" demiş. Kardeşler çubuk demetini kırmaya çalışmışlar ama kıramamışlar. Çiftçi bu sefer demeti alıp çözmüş, çubukları bu kez birer birer vermiş. Üçü de çubukları kolayca kırmış. Bu olay üzerine çiftçi şöyle demiş : "Görüyorsunuz işte, tek olunca çabucak parçalanan çubuklar, bir araya gelince kırılamıyor. Siz de bir araya gelmez tek durursanız kırılırsınız. Birleşmek sizi güçlendirecek ve dayanıklılığınızı arttıracaktır. Birbirinizle anlaşıp birleşin. O zaman size düşmanlarınızın gücü yetmez, siz de birçok güçlüğü bu sayede kolayca yenersiniz. Böylelikle hem gelişir hem de mutlu yaşarsınız".
"Yalnız taş duvar olmaz" diyen atalarımız duvarı topluma benzeterek taşların birbirleriyle omuz omuza vererek duvar olabileceklerini mecaz-i bir anlatımla ortaya koymuşlardır. Birlik ve beraberlik bizi başarıya, huzur ve mutluluğa götürür. Yeryüzündeki tüm masum ve mazlumlara sığınak umudu olmuş ülkemize inancın daha geniş kitlelere ulaşabilmesi ve yeryüzünde yaşanan bunca zulüme karşı sesimizi ve gücümüzü yükseltmek için her birimizin daha çok çalışarak birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesi gerekmektedir. Bu nasihatler ışığında çocukları, gençleri ve yeni nesilleri yetiştirip yarınlara sunmalı, olgunlaşmamış zihinlere kardeşlik tohumları ekmeliyiz.
KAOS PLANLARI
Her seçim döneminde türlü oyunlar türlü tezgâhlarla halkı provoke etmeye çalışan bir el, bir güç olduğuna toplum olarak şahit olduk. Yeri geldi seçim dönemlerinde denediler, yeri geldi sinir uçlarımız üzerinden birlik ve beraberliğimizi bozmaya yönelik türlü bozgunluk çıkardılar. 1960-1971-1980- 1997-2016 yıllarında yaşayanlar bu tezgâhlara canlı şahit oldular. Avrupalı bir devlet adamının söylediği bir söz var, "Türkiye uzadıkça budayın, kurudukça sulayın." Evet, maalesef ki bizim kendi kararlarımızı vermek için kendi başımıza bırakmadılar, bir güç hep ortalık karışsın istedi. Çünkü o güç kaostan, kandan ve gözyaşından besleniyor.
Yine bir seçim dönemi ve bu kez millet olarak oyun kurmak isteyenlerin oyunlarını kendi başlarına çevirelim. Etrafımız ateş çemberine dönmüşken tabiri caizse biz at gözlüğü takarak partizanlık yapamayız. Velev ki partizanlık yaptık. İdeolojiler uğruna kimsenin kalbini kıramayız, tefrikaya düşemeyiz. İçinden geçtiğimiz zaman diliminde böyle bir lüksümüz yok.
AKTİF SİYASETÇİLERE DÜŞEN GÖREVLER
Bu bağlamda sahadaki siyasi aktörlere de şüphesiz büyük görevler düşmektedir. Her türlü olumsuz ve çatışma ortamından uzak durmak, kitlelerine olumlu mesajlar vermek görevleri arasında olmalıdır. Afiş asma-afiş kaldırma, bayrak asma-astırmama gibi basit davranışlar üzerinden gerginlik çıkarmak toplumun dinamiklerini negatif yönde harekete geçirmeye vesile olmak ülkemize ihanettir. Sahada çalışırken gördüğümüz herhangi bir partinin çalışma ofisine-standına ya da çadırına selam verip başarı dilemek süreci ılımlaştırarak empati ve sempati duygularımızı harekete geçirecektir. Çekişmelerden uzak, her türlü birlik ve beraberlik içinde sağlıklı bir seçim dönemi geçirmeye sahadaki siyasi aktörler öncülük etmelidir. Tüm enerjilerini nasıl daha iyi politikalar geliştirebiliriz, nasıl daha konforlu bir hayat halkımıza sunabiliriz üzerine olmalı ve kendilerini halka en güzel şekilde ifade etme noktasında emek vermelidirler.
Son yıllarda fitne tohumlarının ekildiği alan olarak sosyal medya gözümüze çarpmaktadır. Körpecik zihinleri zehirlemek için fitne-fesat ile doldurmaya çalışanlar her türlü yalan haberi dolaşıma sokuyorlar. Bunlara karşı çok dikkatli ve uyanık olmalıyız. Yapılan her habere inanmamalı, doğruluğunu araştırmalıyız. Unutulmamalı ki sosyal medya üzerinden yaptığımız her hakaretin, her yalan haberin hukuk önünde karşılığı olduğu gibi kul hakkına girdiği için ahirette de bir karşılığı vardır. Bu bedeli ödememek için gördüğümüz her habere inanmamalı, suç teşkil edecek her türlü etkileşimden, birlik ve beraberliğimize gölge düşürecek her türlü aksiyondan uzak durmalıyız.
ETRAFIMIZ VE DÜNYA ATEŞ ÇEMBERİ
Unutulmayalım ki başka Türkiye yok. Irak-Suriye-Filistin-Afganistan-Rusya-Ukrayna- Çin–Tayland-İran-Pakistan-Hindistan gibi ülkelerde yaşanan çatışmalar ve gerginlikler tüm korkutuculuğu ile gözümüzün önünde dururken ve de dünya bu kadar stresli bir zaman diliminden geçerken bizim içerde bu tür olumsuz davranışlara mahal verebilecek ve ayrışmaya düşecek lüksümüz yoktur. Yıllarca terör örgütleri ile olan mücadelemizde yüzlerce evimize ateşler düştü. Bu acıları yaşamış bir coğrafyada yer alan ülkemiz bıçak sırtı bir zaman süzgecinden geçiyor. Bu dönemde ufak bir kıvılcımın nelere mal olabileceğini düşünmek dahi istemiyoruz.
Geçmiş tarihimize baktığımızda aslında detaylı anlatmaya ihtiyaç bile yok.
Çıkacak olan büyük bir kaostan sonra bizi parça parça ufak lokmalar haline getirip yutmak için pusuda bekleyen binlerce karanlık el, bizi küçük lokmalar haline getirip yutmak için var gücüyle çalışan bir üst akıl var. Bunlara karşı dimdik kale gibi sağlam durmak; Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da yatan şehitlerimize karşı vatani ve iman-i görevimizdir. Her ne olursa olsun, her ne tezgâh yaparsa yapsınlar toplum olarak gerilmeyeceğiz, oyunlarına düşmeyeceğiz, karanlık ellere istediklerini vermeyeceğiz.
Hem sahada hem de sosyal medyada hangi partiyi desteklersek destekleyelim hiç fark etmez hepsi de bu ülkeye hizmet etmek için bir yarış içindeler. Onlar bizim düşmanımız değil rakibimizdir. Kendimize nasıl davranılmasını istiyorsak onlara da öyle davranmalıyız. Hangi parti kazanırsa bize o hizmet edecek. Çöpümüzü o toplayacak, yolumuzu o yapacak, suyumuzu o getirecek. Dolayısıyla bize hizmet edecek olan bu insanlara saygılı olmakta bizim boynumuzun borcudur. Siyasi parti başkan adaylarına, siyasi parti üyelerine kısaca herhangi bir siyasi partinin sahada çalışan bireylerine yönelik taşkınlıklara asla müsaade etmemeliyiz. Yazının başında anlattığımız hikayede olduğu gibi ayrışmadığımız sürece, bütün halinde olursak bize kimse zarar veremez.
SON SÖZ
Yaşadığımız bunca örnekten ders alarak yolumuza sükunet içinde devam edip, kardeşlik içinde saygı-sevgi çerçevesinde, günün sonunda kaybedenin kazananı tebrik ettiği, kazananın kaybedene teşekkür ettiği, hayırlı bir seçim dönemi geçirmemiz temennisiyle
Bir Atasözü ile yazımı noktalamak istiyorum.
Bir ulus sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç yoktur.
Selam ve dua ile…