Çocukların geleceğindeki dijital kir: Sharenting
Uğur Eskier
Sosyal medyada en çok etkileşim alan paylaşım seçenekleri arasında "çocuklu" ya da "bebekli" paylaşımlar geliyor. Bazı ebeveynler, çocuklarının hemen her dakikasını sosyal medyada paylaşıyor. Ne zaman uyandı, ne yedi, nereye gitti, niye ağladı? Çocuklarının ya da bebeklerinin yaşamındaki detayları takipçileri ile paylaşmak isteyen ebeveynlerin birçoğu tehlikenin farkında değil: Sharenting…
Sharenting; "sharing (paylaşma)" ve "parenting (ebeveynlik)" terimlerinden türetilen bir terim. Ebeveynlerin sosyal medyada çocuklarının hayatlarını paylaşmasının yaygınlaşması üzerine popüler hale gelen bu terim, aslında iyi niyetli paylaşımlar yapan ebeveynlerin çocuklarının geleceğini nasıl tehdit ettiklerini ifade ediyor.
Şöyle ki; ebeveynler, çocuklarının ya da bebeklerinin fotoğraflarını, videolarını, sevimli anlarını, özel günlerini, sevinçlerini, üzüntülerini sınırsızca paylaşıyor. Bazıları canlı yayınlarla –tabiri caizse- takipçi kasıyor! Bazıları çocukları üzerinden yaptıkları paylaşımlarla para kazanıyor. Bazıları da "influencer marketing" ile ürün tanıtımı ya da reklamlarla cebini dolduruyor.
Sharenting, tam bu noktada gündeme geliyor. Bahse konu paylaşımlar zararsız ve iyi niyetli görünse de, iyi niyetli ebeveynler, çocuklarının geleceğine dijital ayak izi bırakıyor. Çocuklarının mahremiyetini düşünmeden ve onların rızasını almadan yaptıkları paylaşımlarla çocuklarının geleceğine "dijital kir" bulaştırıyorlar. Bu paylaşımlardaki amaç takipçilerle iletişim ve etkileşim kurmak olsa da, bilerek ya da bilmeyerek çocuklarını dijital dünyanın uçurumunda sergilemiş oluyorlar.
Dijital ebeveynlik, sosyal medyanın etkisi ile dünyanın dört bir yanında en ücra köşelerde bile yaygınlaştı. Çocukları ile gurur duyan anneler ve babalar, bu gururu bir an önce "dijitalleştirme" peşine düşünüyor. Adeta şöyle diyorlar; "Çocuğumun başarısını, hoş anını şuraya kaydedelim, herkes görsün; bize imrensinler, bizi takdir etsinler; biz çok mutluyuz, bak herkes bizi takdir ediyor!"
Aslında durum hiç de böyle değil, bunu dijital ebeveynler de biliyor!
Peki, sharenting çocukların geleceğini nasıl tehdit ediyor?
Görünüşte masum görünen bu paylaşım alışkanlığı, potansiyel tuzaklar içeriyor. Çünkü dijital çağda mahremiyet, en büyük endişe kaynağı olarak öne çıkıyor. Bu paylaşım çağında büyüyen çocuklar, büyüdüklerinde hayatlarının her anının dijital dünyada belgelendiğini görecek. Çocuklar büyüdükçe, kamuoyunda istenmedikleri fotoğraflarla veya videolarla boğuşmak zorunda kalabilir. Potansiyel olarak insani ilişkilerini, özgüvenlerini ve fırsatları kaybedebilirler. Ayrıca, çocukların rızası olmadan yapılan paylaşımlar, ebeveynin paylaşım hakkı ile çocuğun mahremiyet hakkı arasında etik sorular doğuruyor. Sonuç olarak bu paylaşımlar çocukların dijital kimliği haline gelebiliyor.
Bu sebeple dijital ebeveynlerin, çocuklarının geleceğinde potansiyel olarak dijital kir oluşturan bu paylaşım alışkanlığına çok dikkat etmeleri gerekiyor. Paylaşımlarda çocukların mahremiyetinin gözetilmesi gerekiyor. Ebeveynler, çocuklarına dijital görgü kuralları, dijital rıza ve paylaşımların olası sonuçları hakkında bilgi vermeliler.
Sosyal medya çocuklar ve gençler için hiç de masum değil! Potansiyel olarak güvenlik, mahremiyet ve sorunları içeriyor. Dijital ebeveynler, çocuklarını etkileşim aracı olarak kullanmamalıdır. Çocuğun dijital kimliğini, büyüyünce kendisinin oluşturmasına izin verilmelidir.
Yani dijital ebeveynler, gelecekte çocuklarının tepkisini almamak için sharenting'den uzak durmalıdır!