Tülay Çağlar Kadı

Anadolu Sanat Tarihi - Medeniyetlerin Buluşturduğu Miras

15.05.2025 17:00
Haber Detay Image

Anadolu Sanat Tarihi -Medeniyetlerin Buluşturduğu Miras

Önceki yazılarımda arkeolojik kalıntılar, mimari yapılar, görsel sanatlar ve el sanatlarıyla Anadolu' nun aslında zengin kültürel miras emanetçisi olduğundan sıklıkla bahsetmiştim. Bu nedenle pek çok medeniyete ev sahipliği yaparken, sanatın farklı gelişimine ve insanın dönüşümüne merkez haline gelmiştir. Belki de, yazılarım aracılığıyla en çok ta bütüne dair dönüşüm ve gelişim ilkesini böylelikle kültürel sürekliliği vurgulamak istemekteyim!

Anadolu' da sanat ne zaman başlamıştır?

Yazı başlığı bu olsa idi, farklı konularla ilgilenen okurlarla da tabiri caizse, hap niteliğindeki bilgi akışını sağlamak mümkün olur muydu?

... Muhtemelen, evet. Ancak kadim Anadolu'nun ruhu daima öz ve yalın olanı, yansıtmak ve yükseltmekle ilişkilidir.

Elbette bu soruya ilişkin netlik söz konusu değildir ve böylelikle bu sorunun yanıtı da mevcut değildir.

İnsanoğlu odağını ne zaman kalbin ötesine dair ifadeye taşırsa, bütüne dair erişim sağlayan sanat kavramı açığa çıkar. Zaten yaşanmışlıkların, sanat eseri olarak somutlaşıp aktarılmak istenmesi süreci nasıl resmiyet kazanabilir ki?

Araştırmalarımdan anladığım kadarıyla Anadolu tarihinde sanatın başlangıcı, Neolitik dönemden itibaren görülen taş ve seramik işçiliğiyle başlar hatta Çatalhöyük ve Göbeklitepe gibi yerleşimlerde bulunan eserler, dönem insanının anlayış ve yaşayış biçimini sembolik ifadelerle aktarır. Anadolu'da erken dönem sanat eserleri arasında Alacahöyük, Alişarhöyük ve Troya höyüklerinde bulunan eserlerde yer almaktadır.

Anadolu'nun en erken sanat örnekleri; Alacahöyük'te ortaya çıkarılan geyik ve boğa figürleri, güneş kursları olmakla birlikte Hititler ve Urartular döneminde yapılan anıtsal heykeller ve kabartmalardır. Sonraki çağlarda Hititler, Urartular, Frigler gibi uygarlıklar da yaşanmışlıkların ifadesi olan aktarımlarla sanatın gelişimine önemli katkılar sağlamıştır. İlerleyen çağlarda ise İskender'in Anadolu'ya girişiyle başlayan Helenistik dönem mimari ve heykel sanatına, evrensel merkez ve belki okul ve sahneniteliğindedir. Bergama ve Efes başta olmak üzere kentlerde inşa edilen tapınaklar, tiyatrolar dönemin sanat anlayışını ifade eder. Roma dönemine odağını çeviren günümüz insanı ise mozaikler ve fresklerle bezeli sanat anlayışla karşılaşmaktadır. Anadolu'daki sanatsal gelişim ise Selçukluların ve sonrasında Osmanlı dönemindeki hat, minyatür, tezhip ve çini sanatlarıyla kültürel süreklilik aktarımına devam eder. Anadolu' ya dair mitolojik ve tarihi zenginlik, doğal ve kültürel çeşitlilik, günümüz sanatseverlerine de ilham niteliğindedir. Cumhuriyet dönemi sanatçılarının eserlerinde de, Anadolu farklı yorum ve bakış açılarıyla izlenebilmektedir. Bence, en çok ta özgün çünkü bağımsız ruhun yansıttıkları hayranlık uyandırmaya ve bizleri mayalamaya devam etmekte...

Yeniden buluşmak üzere, hoşça kalınız!

Yazarın Tüm Yazıları

title