Zor insanlarla başa çıkmak mı, hayatımızdan çıkarmak mı
Seyhan Genç
Bir kafede oturuyorken, hararetle konuşan iki ahbaptan birinin cümlesi takılmıştı aklıma "Hiç uğraşamam şekerim, direk hayatımdan çıkarıyorum." Bizi zorlayan insanları hayatımızdan çıkarmak; bu mümkün olabilir mi? İnsanlar farklı farklıdır, bir gurup insan zor olan kısma girmiş olsa dahi o zor insan annemiz, babamız, çocuğumuz, eşimiz, dostumuz, patronumuz, çalışanımız vs. yani hayatımızdan zınk diye çıkaramayacağımız birileri olabilir. Bu durumda her ilişki veya iletişim kurmakta zorlandığımız insanı hayatımızdan çıkarmak da mümkün değildir. Eğer ki birini hayatımızdan çıkardığımızı düşünüyorsak o kişi hayatımıza hiç girmemiş de olabilir. Veya kendimizi o kolaylıkla hayatımızdan çıkarabildiğimiz kişi ile zihinsel bir kandırmaca yaşamış olabiliriz. Keşke böyle olmasa değil mi? Bu bizim kültürümüz değil, bireyciliğin parlatıldığı bu son yüzyılın ilk çeyreğinin ütopyasıdır. Çünkü "İnsan insanın yurdudur." ve biz Müslümanlar bunu biraz daha ileriye taşıyıp şunu söyleriz "Tüm Müslümanlar kardeştir." Ve yine Allah der ki; "Müslüman kadınlar ve Müslüman erkekler birbirlerinin velileridir." Velhasıl kültürümüzde insanı ötekileştirmek, yok saymak yoktur; anlamak, anlaşılmak ve hoşgörülü olmak vardır.
Çoğu zaman karşımıza zor insanlar çıkabiliyor, doğru; belki de o an iletişim kurmak hayattan soğuturcasına zor geliyordur. Fakat uğraşılması gereken ve zor olan bir durum varsa bu karşı tarafla değil kendimizle alakalıdır. Ne diyordu şair "Bir duruşu olmalı insanın; asil, anlayışlı ve bir davası olan..." Evet böyle, bütün mesele güvenli davranışlardadır, meselelere ve insanlara karşı nasıl bir duruş sergilediğimizdedir.
Kendimizi ne kadar tanıyoruz? Her türlü iletişim, tepki karşı tepkiden oluşur; içte oluşturduğumuz tepkiler ve dışta oluşturduğumuz tepkiler. Bunların ne kadar farkındayız? Her insan farklıdır, her insanın diğerine-zor insana dahi- verdiği tepki farklıdır. Çoğu zaman etkisinde kaldığımız sözler ve davranışlar karşısında nasıl davranacağımızı bilemeyiz. Bazen öfkelenebilir, bazen alttan alır bazen de duymazdan, görmezden gelebiliriz. Her durumda zararlı çıkmak olasıdır. Bu durumlarla başa çıkmanın yolu size böyle davranan insanlarla akıllıca baş etmeyi öğrenmektedir.
İlk öğrenmemiz gereken şey; ne kadar özgüvenliyiz? Özgüvenli olmak, öyle hiçbir şeyden çekinmemek, korkmamak, umursamamak değil elbette…Özgüvenli olmak kendinden, yaptığın işten, konuştuklarından, ilişkilerinden, iletişiminden, o an konu her ne ise ondan emin olmaktır. Kabul ve kararlılıktır, önce kendini kabullenmek, sonra da insanların farklı olabileceğini kabul etmek ve bu düşünceyi sürdürmektir. Doğru eleştiriyi dikkate almak, haksızca yapılanın ise -bunun onlarca farklı nedeni olabilir- karşı tarafın olumsuz davranışı olduğunu bilmek ve kişiselleştirmemektir. Kendine karşı ve insanlara karşı saygılı olmaktır. İnsanları hayatından çıkarmadan nasıl ilişki ve iletişim kuracağını bilmektir. İletişimi kesmeden de mesafeli olmayı başarmaktır. Özgüvenli olmak konusunda yüzlerce şey sayabiliriz; fakat sadece kendimizi anlama konusunda bir ip ucu vermek isterim. İhtiyaçlar hiyerarşisini etraflıca araştırıp kendimizin nerede konumlandığını görebilirsek, özgüveni geliştirme konusuna da oradan başlayabiliriz.
Bir küçük ip ucu daha, yapılan bir çalışmada stresin kalp üzerindeki etkileri araştırılırken, insanların iki guruba ayrıldığını görmüşler. Birinci gurubun felç ya da kalp krizi geçirme olasılığı ikinci guruba göre üç kat daha fazla imiş. Birinci gurup; rekabetçi, aceleci, baskıcı, güçlü klorik, çabuk öfkelenen, hızlı konuşan, hızlı yürüyen, huzursuz, zamanı kavramı dar olan, mükemmelci, aynı anda bir çok iş yapan, yüz kasları gergin, yumrukları sıkılı, hoşgörüsüz iken ikinci gurup; sakin, hoşgörülü, yavaş hareket eden, kendi halinde, kolay sinirlenmeyen, zaman kavramı geniş olan, sabırlı, tembellik etmekten hoşlanan, mükemmelci olmayan fakat mükemmeli hedefleyen, aynı anda tek işe odaklanan, yüz kasları rahat, yumrukları gevşek insan tipi… Siz hangisisiniz ve niçin böylesiniz?
İnsanlara karşı verdiğimiz her tepki, hangi karakterde, kişilikte veya hangi eğitimi almış olursak olalım bilinçaltının otomatik davranışları ile alakalıdır. Şöyle ki bizler nasıl yetiştirildi ve çocukluğumuz hangi bilinç düzeyinde geçti ise davranışlarımızı belirleyen şey de odur. Ta ki bizler neye niçin ve nasıl tepkiler verdiğimizi fark edene kadar. Eğer zor insanlarla baş edebilmek istiyorsak, önce kendimizle baş etmeyi öğrenmemiz gerekir. Bulunduğumuz ortamlarda, işyerinde, okulda vs. karşımıza çıkabilecek on üç veya on dört kadar farklı zor insan tipi vardır. Hepsini buraya yazmak uzunca zaman alacağından bilinmesi gereken en önemli şey şu olduğunu söyleyebilirim. Hangi tip olursa olsun, eğer iyi bir gözlemci ve iyi bir dinleyici olursanız o kişileri çözümleme şansınız olur. Çözümlediğiniz bir insanla başa çıkmak daima kolaydır. Şunu söyleyebilirsiniz: "Başa çıkarım çıkmasına da onun davranışları beni çileden çıkarıyor." Bu durumda insanların olumsuz davranışlarından etkilenmemek için duygularınızı tanıyın. Mesela bir başkasının umursamadığı davranış sizi neden çileden çıkarıyor, bunu çözümleyin. Cevaplar geldikçe daha sakin kalmayı başarabileceksiniz, çünkü her farkındalık aynı zamanda o hisse hükmetmektir.
Ne kadar özgüvenli isek, insanların olumsuz davranışlarından o kadar az etkileniriz. Daha fazla özgüvenli olmak için neler yapabiliriz? Bizler fark etmesek de daima değişim halindeyiz, bu değişime benliğimiz de dahildir, bu değişimin ne derece olduğunu bilelim. Örneğin eskiden bizi üzmeyen şeyler artık üzebilir veya tam tersi; hayat yolundadır, bizi durduran ve ilerleten neler var. Kendimizde beğendiğimiz yönlerimizi bir hatırlayalım, hatta bunlara vurgu yapalım, imgeleyelim. Peki eleştirileri nasıl karşılıyoruz, yoksa duygularımızın başkaları tarafından yönetilmesine izin mi veriyoruz? Elbette izin vermeyeceğiz. Ve en önemli bilgi ise, bilmektir; "Bu ne demek şimdi" dediğinizi duyar gibi oldum, evet "bilmek" bilmeye dair çok önemli ip ucu şu olabilir. Hayatınıza dokunmuş, cümleler, isimler -rol modeller-, bilgiler, alanınızla ilgili konular; her ne ise bunlar davranış biçiminiz haline gelene dek, tâ ki ağzınızdan dökülen cümleler olana kadar tekrar etmek …