Ölüme koşmak da ölüm, ekmeğe koşmak da ölüm
Seyhan Genç
Bir karanlık çöktü içime, buğulu ve nemli, boğucu ve sessiz
Bir karanlık çöktü içime, mahzun ve sıkıntılı, şaşkın ve çaresiz
Bir karanlık çöktü içime, belirsiz ve endişeli, soğuk ve öfkeli
Bir karanlık çöktü içime ürkek ve korkutucu, adaletsiz ve zorlayıcı
Öyle bir karanlık ki ifadeden yoksun, kelimeler kifayetsiz
Öyle bir karanlık ki neşeler anlamsız, uykular delikli
Öyle bir karanlık ki yemekler tatsız, hak ve hukuk askıda
Öyle bir karanlık ki yurtlar cehennem ve zalimler ihlalci, baskıcı, katil
Kan sızıyor masmavi denizin sahillerine
Ateşler sarıyor yemyeşil zeytin ağaçlarına
Gözyaşı karışıyor evlatları kucaklayan bereketli toprağa
Sesler ve ahlar erişiyor Arşı Alaya ve kayıt oluyor Levhi Mahfuza
Ve gönüller kavruluyor, yakıtı adaletsizlik olan kötülük ateşinde
Sınırlar çizilmiş dünyada bir yerde
Her gün daralan, daraldıkça içindekileri yok eden
Sonra manzaralar çizilmiş yanık isleriyle
Yıkık binalar, yanmış sokaklar ve isli duvarlar
Etrafa saçılmış kırık betonların arasında görünen minik eller
Ve küskün, öfkeli, yaralı, mahzun ve yalnız çocuklar
Ne çok incindi gönüller
Onurlar kırıldı, boyunlar büküldü, duruşlar eğrildi
Yürekleri kendisinden büyük evlatlar
Gözlerindeki ışıklar alınmış, umutları çalınmış
Kara bulutların gölgesi vuruyor yaşantılara
Hayallere, geleceğe, huzura, neşeye ve mutluluğa
Hiçbir merhem ilaç olamadı yaralara
Melek olmuş Gazze'nin nur yüzlü bebekleri
Ve buz gibi tenleriyle vedalaşırken anneler
Cesaretlerini acıların en acısından alıyorlar
Vaat edilmiş cennetten başka ne yetebilirdi ki gönülleri almaya
Ve ümidin tükenmeyeceğini kanıtlamaya
Dünya sağır, bomba seslerine ve yardım çığlıklarına
Dünya kör, yapılan haksızlıklara ve akan kana
Dünya hissiz, yaşanan acılara ve korkulara
Ve dünya sessiz, adaletsizliğe ve zulme
Cemre düşerken havaya, suya, toprağa
Gazze'de şehit haberleri düşüyordu ocaklara
Isıtmıyordu, buz kestiriyordu kalpleri
Baharın güzelliği saçılıp çiçekleri açarken
Gazze'nin tüm güzelliği ve çiçekleri soluyordu
Yok oluyordu güzelim çocukların gülüşleri
Yok ediliyordu, bir yurt, bir millet ve insanlık
Gökyüzünden ya ekmek ya ölüm yağıyordu öksüz Gazze'ye
Ölüme koşmak da ölüm ekmeğe koşmak da ölüm