Davranışlarımız çocukluğumuzdur

Seyhan Genç

Seyhan Genç

Eğitimci-Yazar- NLP Trainer
05.04.2024 03:16

On, on bir yaşlarındaki çocuk, bisikleti üzerine çıkmadan bacaklarının arasına alarak ve yürüterek ittiriyordu. Çünkü ona öğreten ve bir yetişkin olan abisi henüz yürümeyi de yeni öğrenmişken bisiklet sürmeyi öğrenmişti ve belli ki kendisi nasıl öğrendiyse ona da öyle öğretmeye çalışmıştı. Dedim ki "Hiç öyle öğrenilir mi?", "Peki nasıl öğreneceğim?" dedi, "Bisiklete bineceksin, direksiyonu sola düşüyorken sağa, sağa düşüyorken sola çevirip önce dengede durmayı öğreneceksin. Alışana kadar da düşmemek için ne tarafa devriliyorsan hemen o taraftaki ayağını yere basacaksın" dedim. Çocuk söylediklerimi yaparak o gün bisikletin üstünde durmayı öğrendi. Bu iş abisinin yöntemine kalsaydı öğrenmesi günlerce sürebilirdi. Bu durum, öğreten abinin otomatik davranışıydı, aslında biraz düşünerek hareket etseydi nasıl öğretilmesi gerektiğine dair bir fikir edinebilirdi.

Biraz kendimizi ve çevremizi gözlemlersek, aslında birçok işin böyle yürüdüğünü anlayabiliriz. Gün içinde girip çıktığımız modlar çocukken edindiğimiz öğrenimlerdir. Neşelendiğimizde, üzüldüğümüzde, öfkelendiğimizde, bir soruna çözümler aradığımızda nasıl tepkiler veriyoruz. Davranışlarımızı sergilerken çocuk biz ne kadar yakınımızda, her an dibimizde mi? Etkileşimlerimizde bize nasıl davranıldıysa öyle mi davranıyoruz, yoksa kendimizi korumak için kuşandığımız silahları herkese veya her olaya karşı kullanıyor muyuz? Gerektiğinde bir yetişkin olmayı becerebiliyor muyuz? Bunların veya benzer davranışların ne kadar farkındayız?

Bizler birçok davranışımıza, özelikle de duygusal davranışlarımıza çocukluğumuzu katarız çünkü bizi yaşamda tutan ve sürdürmemizi sağlayan tüm öğrenimlerimiz henüz biz çocukken gerçekleşmiştir. İnançlarımız, kısıtlayıcı inançlarımız, değerlerimiz, korkularımız, deneyimlerimiz, duygularımız gibi hayatımıza dair ne varsa. Öğrenimlerin dışında bizler farkında olmadığımız bir çok bilgiyi de bu dönemlerde zihnimize kaydederiz. Annelerimizin veya ebeveynlerimizin bizi büyütürken sergilediği olumlu veya olumsuz her davranışı. O kayıtlar zamanla bizim davranışlarımızın da belirleyicileri oluyorlar. Örneğin "sana bir şey olur" korkusuyla büyütülen kişi, bir karar anında oldukça trajik senaryolar kurgulayabilir. Veya hayatında hiç özlem yaşamamış bir insan özlem duygusunun ne olduğunu bilemez, bilmediği şeyi de yaşayamaz, anlayamaz, anlatamaz…Buna bilinç düzeyi de diyebiliriz, kişinin bildikleri ancak kendi bilinç düzeyi ile muteberdir. Bu alanı genişletmek için daha çok veriye ihtiyacımız vardır, özelikle de kendi alanımızın dışındaki verilere. Mümkün olduğunca geniş bir alana... Bununla alakalı küçük bir antrenman şu olabilir. Şu ana kadar hiç düşünmediğiniz bir şeyi düşünmeye çalışın; buna kendinizden başlayabilirsiniz, kendiniz hakkında hiç düşünmediğiniz bir şey, sonra aileniz, sonra çevreniz...

"Yaşantınızdan ders almak akıllıcadır, başkalarının yaşantılarından ders almak daha akıllıcadır." Bir diğeri de şu olabilir mi; "Defalarca deneyerek ve yanılarak en iyi pastayı yapmak mı, yoksa reçetesine bakarak en iyi pastayı yapmak mı." Elbette reçetesine bakarak değil mi?

title