Bakış açınızı sınırlamayın
Seyhan Genç
Sosyal hayatımızdaki anlaşmazlıkların birçok nedeni olabileceği gibi en önemli unsurlarından biri de algısal farklılıktır. Çoğu zaman insanların davranışlarına anlam veremeyiz bu süreçlerde ise insan kendi davranışlarının doğru olduğunu düşünür, kendi bilinç düzeyinin dışındakileri olumsuz algılayabilir. Bu durum ise anlam karmaşalarına, çatışmalara, iletişim ve ilişki sorunlarına yol açabilir. Kişi bu durumun farkında değil ise hayat denizinde rüzgârı arkasına değil de karşısına almış olur.
Durumları ve insanları algılama şeklimizin farkında mıyız, çok yönlü düşünebiliyor muyuz? İnsanların bir durumu yorumlama şekilleri kişiden kişiye değişir çünkü durumun kendisinden çok algıladıkları gerçeklere göre davranırlar. Bizler olguyu baskın olan temsil sistemimizle seçeriz, filtreleriz, organize ederiz, ona kendi bilinç düzeyimizde belli ölçütlere göre anlam veririz. Bu süreçler tamamlandığında ise yorumlarız, bu yorumlama kendi tecrübe ve beklentilerimiz tarafından ayarlanır. Eğer zihinsel süreçlerimizin nasıl işlediğinin farkında değilsek kendimizin de farkında olamaz, empati kuramaz ve objektif düşünemeyiz. Bu konuda ne kadar bilgi sahibi olursak bakış açılarımızı o denli geliştirir ve genişletiriz. Peki bu nasıl olacak?
Eğer bir duruma hangi bakış açısıyla baktığınızın farkında değilseniz, küçük bir alıştırma yapabiliriz. Şöyle bir soru sorsam; "Kendinizle karşılaşsaydınız tanışmak ister miydiniz?" bunu hayal ederken içsel süreçlerinizi gözden geçirerek "Ben kimim?" diye düşünebilirsiniz, bu ilk algısal konumdur ve "ben" bakışıdır. Bu bakış olayları ve insanları algılamadaki sadece kişinin kendisinin haklı olduğu bir bakış açısıdır. Sonra karşınızdaki kişi olarak görmeye çalışırsınız, bu ise "sen" bakışıdır ve ikinci algısal konumdur, suçlayıcı ve eleştirel bir bakıştır. Biraz ötede duran ve muhatabınız olmayan biriymiş gibi de bakmış olabilirsiniz bu ise "o" bakış açısı yani üçüncü algısal konumdur ve nötr bir bakış açısıdır.
Peki, kendiniz hakkında ne düşündünüz ve hissettiniz?
Yoksa kendinize nasıl baktığınızın farkında değil misiniz?
Herhangi bir olgu karşısında kendin olarak bakmak, empatik olarak bakmak ve objektif olarak bakmak. Diğer bir tanımı da ben, sen ve o bakışıdır. Bu bakış açılarının hiçbiri diğerinden iyi veya kötü değildir. Önemli olan o an duruma göre en uygun olan bakış açısını yakalayabilmektir. Birinci konumda "ben" bakışı; kişinin olguları bu bakışla değerlendirmesi, anın bilincinde olarak, içsel süreçlerine dikkatini vererek, kendi kendini algılayabilmesi ve kendini ne kadar iyi konumlandırdığı veya konumlandıramadığıdır. İkinci konum yani "sen" bakışı; kişinin karşı tarafmış gibi empati kurabildiği bakıştır. Empatik bakış, karşı tarafın duygularını anlamaya çalışmaktan öte bir bakıştır, o anki duruma veya nesneye aynı mana ve anlayışla bakabilme yetisidir. Durumun öznesi olmadan nesneyi veya durumu çözümleyebilmek ve karşı tarafta nasıl bir etki yarattığını anlayabilmektir. Üçüncü konum ise "o" bakışı; olaylara, kişilere, nesnelere, duyguları karıştırmadan yargısız olarak bakmaktır. Buna objektif bakış açısı da diyebiliriz.
Biraz sert bir tâbirle ne diyordu Mevlâna: "Senin dünyaya bakan penceren sisli ise benim çiçeklerim sana solmuş görünebilir.". Bu arada o pencere pembe camlı da olabilirdi. Sorun kirli veya pembe camlı olması değil, o pencerenin görüntüye, gördüklerimize olan etkisinin farkında olamamaktır. Farkında olmadan tek bir bakış açısında kalmak kendimize yapacağımız en büyük kötülük olabilir. Örneğin; sadece "ben" bakışı bir egoistlik veya bir değersizlik oluşturabilir. Sadece "sen" bakışı eleştirel, aşırı kontrolcü ve sürekli kabul görme beklentisi içinde olma şeklinde olabilir. Sadece "o" bakışı bizi duygulardan uzaklaştırıp materyalist bir hale dönüştürebilir. Bu örnekler çoğalabilir ve her kişide farklı olguları vardır. Bir durum karşısında kendi düşüncelerimiz daima doğru gelir, bu yüzden olaylara her açıdan bakarak değerlendirmemiz gerekebilir. Böyle bir bakış açısı daima düşünce haritamızı genişletir ve olaylar karşısında pozitif bir düşünce tarzı oluşturur. Bu sayede doğru bakış açısını yakalayarak, çözüm odaklı olabiliriz.