Sessiz Tükenme: İçten İçinize Çöküyorsanız Yalnız Değilsiniz
Hiç şöyle hissettiniz mi: Her şey yolunda gibi ama siz değilsiniz. İşlerinizi yapıyorsunuz, çevreniz "iyi görünüyorsun" diyor… ama siz içinizden bir şeylerin yavaş yavaş söndüğünü fark ediyorsunuz. Ne tam olarak mutsuzsunuz, ne de gerçekten iyisiniz. İşte buna sessiz tükenme diyoruz.
Psikolojide artık "silent burnout" kavramı daha sık konuşuluyor. Klasik tükenmişlikten farkı şu: Bu insanlar genelde işlevlerini sürdürüyorlar. Sabah kalkıyor, işe gidiyor, sorumluluklarını yerine getiriyorlar. Ama içten içe boşalma hissi yaşıyorlar. Duygusal olarak kopmuş, belki de kendilerini tükenmiş hissediyorlar ama bunu dile getirmiyorlar. Belki siz de onlardan birisiniz, sadece henüz adını koymadınız.
Peki bu ne zaman başladı?
Modern yaşam, sürekli görünür olmayı, hep güçlü kalmayı, duygularımızı filtreleyip sunmayı öğütlüyor bize. Sosyal medyada pozitif görünüyoruz, iş yerinde sorun yokmuş gibi davranıyoruz. Ama iç sesimiz susmuyor. İşte bu duyguların bastırılması, zamanla duygusal yorgunluğu artırıyor. Ve ne yazık ki bu yorgunluk, fark edilmediğinde daha derin psikolojik sorunlara dönüşebiliyor.
Aslında elimizde buna dair net veriler de var. Pandemi sonrası yapılan bir çalışmada, sağlık çalışanlarının yüzde 50'den fazlasının yoğun duygusal tükenme yaşadığı ortaya çıktı. Ama dikkat: Bu insanlar çalışmaya devam ediyordu. Yani sessizdi bu tükenme. Sessiz ama güçlü.
Benzer şekilde, bazı araştırmalar tükenmişlik ve depresyonun birbiriyle ne kadar örtüştüğünü gösteriyor. Uzun süren enerji düşüklüğü, motivasyon eksikliği, duygusal kopukluk... Bunlar sadece yorgunluk değil, bazen ruhun sessiz çöküşü.
Peki ne yapabiliriz?
Her şeyden önce, bu duyguyu fark etmek ve adını koymak önemli. İçimizde olanı bastırmak yerine tanımlamak: "Yorgunum" değil, "tükenmişim" demek. Çünkü doğru kelimeyi bulmak, iyileşmenin ilk adımıdır.
İşin bilimsel kısmı da burada başlıyor. Araştırmalar gösteriyor ki, günlük hayat içinde uygulanan bazı basit teknikler bu süreci tersine çevirebiliyor. Özellikle "iş sonrası zihinsel ayrışma" denilen bir teknik var: İşten çıktıktan sonra kısa bir yürüyüş, nefes egzersizi ya da sessiz bir çay molası gibi… Zihin, işle duygular arasındaki sınırı böyle çizebiliyor.
Bir psikolog olarak danışanlarımda sık gözlemlediğim bir başka şey de şu: İnsanlar yardım istemekten çekiniyor. Çünkü tükenmek zayıflık gibi algılanıyor. Oysa bu bir zayıflık değil. Bu, bir alarm. Ve zamanında duyulmazsa, o sessizlik büyüyor. Bu yüzden üstesinden gelemediğinizde bir uzmandan destek istemekten çekinmeyin.
?? Küçük Ama Etkili 3 Öneri:
1. İç sesinizi susturmayın: Her gün kendinize 1 dakika ayırıp "Nasılsın gerçekten?" diye sorun. Duygularınızı bastırmak yerine fark edin.
2. Zihninize iş çıkışı verin: Eve geldiğinizde bir "geçiş ritüeliniz" olsun: duş, yürüyüş, sakin müzik… Zihninizi dinlendirmek de bir iştir.
3. Güçlü görünme baskısına direnin: Her zaman iyi olmak zorunda değilsiniz. Bazen sadece "bugün zorlandım" demek bile yeterlidir.
Sessiz tükenme, çoğu zaman fark edilmeyen ama çok derin izler bırakan bir durum. Eğer içinizde bir yorgunluk varsa ve bunu kimseye anlatamıyorsanız, bilin ki yalnız değilsiniz. Ve bu sessizliğe bir ses vermek, kendinize yapacağınız en büyük iyiliktir.
"Tükenmişlik, bazen sadece bedenin değil, görünmeyen yüklerin sesidir."
Uzm. Psk. Şerivan Demir