Hiçbirimiz Hayat Boyu Aynı Kişi Değiliz

Şerivan Demir

Hiçbirimiz Hayat Boyu Aynı Kişi Değiliz
Psikolojik bir bakışla değişim ve insan ilişkileri üzerine…
"Sen çok değiştin."
Hayatımızın bir döneminde mutlaka bu cümleyi ya duymuşuzdur ya da kurmuşuzdur. Genellikle bir sitem gibi söylense de aslında bu söz insan olmanın en doğal gerçeğini yansıtır: Değişim.
İnsan doğası gereği değişir. Düşüncelerimiz, duygularımız, inançlarımız, hayattan beklentilerimiz; yaş aldıkça, deneyim kazandıkça dönüşür. Psikolojik gelişim kuramları da bu süreci destekler. Örneğin, Erik Erikson'un Psikososyal gelişim kuramına göre, insan hayatı belirli evrelerden geçer ve her evrede farklı gelişim görevleriyle karşılaşır. Bu görevleri tamamlama biçimimiz, kişiliğimizin nasıl şekilleneceğini belirler. Dolayısıyla 18 yaşındaki benliğimizle 40 yaşındaki halimiz arasında farklılıklar olması kaçınılmazdır.
18 yaşındayken tutkuyla bağlandığımız bir düşünce, 33 yaşımızda anlamsız hale gelebilir. 27 yaşında bizi mutlu eden bir ilişki, 45 yaşımızda bizi kısıtlanmış hissettirebilir. Çünkü sadece zaman geçmemiştir; biz de o zamanla birlikte değişmişizdir. Hayat deneyimi, kayıplar, başarılar, hayal kırıklıkları, yüzleşmeler ve farkındalıklar bizi yeni bir benliğe taşır. Kimimiz daha içine kapanır, kimimiz dışa açılır. Kimimiz netleşir, kimimiz bulanıklaşır. Ama asla aynı kalmayız.
Burada önemli bir noktaya değinmek gerekir: Değişim, çoğu zaman kişisel bir gelişim göstergesidir ama ilişkiler açısından karmaşık bir tabloya da yol açabilir. Çünkü biz değişirken, çevremizdekilerin de aynı hızda ya da aynı yönde değişmesini bekleriz. Oysa bu pek mümkün değildir. Böylece çatışmalar başlar. Eskiden ortak bir hayali paylaşan iki insan, bir sabah uyandığında artık birbirine yabancı gelebilir. Bu yabancılaşmayı fark ettiğimizde ise genellikle "Sen değiştin" suçlaması gelir. Oysa gerçek şu ki, herkes değişir; değişmeyen hiçbir şey yoktur.
İlişkilerdeki en büyük hayal kırıklıklarından biri, insanların "hep aynı kalacağı" inancına sıkı sıkıya tutunmaktır.
Bu inanç, sevgiyle karıştırılmış bir tür sahiplenme duygusundan da beslenebilir. Ancak sevgi, değişime alan açabildiğimizde olgunlaşır. Kimseye "hep aynı kalacağım" sözü verilmemelidir; çünkü bu söz hem insan doğasına hem psikolojik gerçekliğe aykırıdır.
Kendi değişimimizi kabul edebilmek, başkalarının değişimini anlamakla mümkün olur. Herkesin yaşam rotası farklıdır. Farklı yollar, farklı manzaralar getirir. Birlikte yürüyen iki insan, yollar ayrıldığında düşman olmak zorunda değildir. Bu, değişimin ve insan olmanın bir parçasıdır.
Psikolojinin bize öğrettiği belki de en değerli şeylerden biri şudur: Değişimden korkmamak gerekir. Kendimizi tanıma süreci, aslında her yeni "ben" ile yeniden başlar. Ve bu sürekli başlayan yolculuk, yaşamın en kıymetli yanıdır.
"Bir insan bir günde değişir mi?
Değişir.
Bir bakış, bir söz, bir acı yeter.
Değişir ve bir daha asla eskisi gibi olmaz."
— Tarık Tufan
Dilerim, hayat boyu değişimle barış içinde yaşar, hem kendimize hem başkalarına dönüşma hakkını tanıyabiliriz.
Uzm. Psikolog Şerivan Demir