Beden sesi mi zihin sesi mi?
Şerivan Demir
BEDEN SESİ Mİ ZİHİN SESİ Mİ?
Bir karar verirken çoğu zaman doğruluğundan emin olup olmama arasında kalırız. Hele ki bu karar yaşamımızda köklü değişiklikleri sebep olacaksa bu emin olamama durumu çok sancılı geçebiliyor. Çoğu zaman bu aşırı düşünme hali bedenimize yansıyor yani somatizasyon şeklinde kendini gösteriyor.
Peki karar verirken neyin etkisinde kalıyoruz. Üç kuşak önceki büyüklerimizin mi, anne-babamızın davranış kalıpları mı yoksa tamamen özgür irademizle verdiğimiz bir karar mı?
Bundan nasıl emin olabiliriz? Cevap hepsi olabileceği gibi yalnız biri de olabilir.
Aslında bunun basit bir ayrımı var. Örneğin bir yere davet edildiniz ve hemen ardından şu düşünceler geliyorsa. "Çok yorgunum, bu davette pek de bulunmak istemiyorum, ancak ya gitmezsem beni uyumsuz olarak görürlerse, ya gitmediğimde ayıp olursa, neyse gideyim." Dediğiniz an aslında ebeveynlerinizin düşünce kalıpları ile hareket etmiş olursunuz. "Ayıp olur, saygısızlık olur, kırmamak gerekir, daveti geri çevirmemek gerekir" kalıp cümleleri süperego tarafında kurulur. Ve siz aslında bu tarz düşüncelerle o davete gitmeye karar verirseniz süperegonuz tarafından karar vermiş olursunuz. Yani zihin sesini dinlemiş olursunuz. Buradaki zihin sesi=süperegodur.
Doğduğumuz kültür, anneannemizin annemize ve onun da bize aktardıkları öğretiler, toplumun beklentileri, sosyal normlar süperogo hakimiyeti altındadır.
Diğer bir seçenek ise o davete gitmeye dönük tüm o zihinsel düşünceler ve kodlamalara rağmen, "canım gitmek istemiyor, kendimi keyifsiz hissediyorum, evde kalacağım." Dediğiniz an beden sesi ile konuşmuş olursunuz. Beden sesi sizin sesinizdir. Özgür bir birey olacak verdiğiniz karar bedene yansır.
Bedenimizin verdiği mesajlara odaklanırsak çoğu zaman bize bir sorun olup olmadığını anlatır. Şöyle düşünebilirsiniz; kişi kalp krizi geçirdiğini düşünüp hekime gider ve hekim ilgili tetkikleri yaptıktan sonra ona, yaşadığınız durum bir panik atak krizi, kalp ve damarlarınızda bir sorun yok der. Oysaki hasta için bu imkânsız gibi görünür. "Hayır nefesim kesildi, kalbim fırlayacakmış gibi çarptı, doğru söylüyorum bende bir sorun var der". Elbette ki onda bir sorun var ancak bu sorun biyolojik sebepli değildir. Belki son 5 aydır yoğun stres ve üzüntü altındaydı, belki aniden bir yakınını kaybetti ve yasını tutamadı, belki patronu onu beklemediği anda kovdu ve işini kaybetti… tüm bu yaşananlar ile ortaya çıkan bu bedensel belirtiler gerçektir. Bedeni ona durup bu yaşadıklarını hazmetmesini, acısını yaşamasını, yasını tutmasını istiyor. Ancak çoğu zaman bireyler duygularını bastırıp önemsizmiş gibi davranır. Tabi bu bir süreliğinedir. Beden yani gerçekte bize ait olan ses konuşur. Yani somatizasyon olarak bize uyarılar gönderir. Önemli olan durup bedenimize kulak vermektir.
Bu yüzden önemli bir karar verirken bedeninizi dinleyebilirsiniz. Bu bedensel çalışmalara daha fazla yoğunlaşmak, daha iyi duymak ve anlamak için beden- farkındalığı çalışmalarını yapabilirsiniz.
Ve şimdi siz bir kararda bulunurken neyin etkisinde kaldığınıza bakabilirsiniz.
Uzm. Psk. Şerivan Demir