Evlilikte otoriter kişilik
Selin Karacehennem
Fazla otorite daima rahatsızlık verir. Baskıcı bir karakter etrafına huzursuzluk saçar. Her an bir kaşı yukarıda, eleştirmek için fırsat kollayan kişi en azından antipati yaratır. Böyle bir eş iticidir. Bu tür özelliklere sahip ebeveynler, çocukların üzerinde otorite kurmak isterken, istenmeyen, kaçılan bir kişilik yaratır. Aşırı baskı çocuklarda tik oluşmasına neden olur; ileride dünyaya kızan anarşist bir ruh veya zayıf, şahsiyetsiz bir insan yaratır.
Baskıcı ve otoriter şahıs, genelde hep kendi bildiğini doğru kabul eder. Ve bunu çoğu zaman zorla karşısındakine empoze eder. Her iki partner de aynı karakterde ise zaten ''dar bir köprüde kafa kafaya gelmiş, pes etmeyen iki inatçı keçi'' gibidir. Bu evlilik ya hiç olmaz ya da nüans farkı ile birbirinin diğerinden daha baskın çıkmasıyla sonuçlanır. Peki bu evlilik ne kadar başarılı olur? Eğer otoriteye baskı ve zorlama ekleniyorsa işler daha da zorlaşır. Ama evlilikte mantık, sevgi, itaat, hak verme gibi özellikler varsa otorite işler. Aksi halde Nazi disiplini geri teper. Baskın kişiliğin partneri zayıfsa, baskın kişi daha çok ön plana çıkar. Karar verme mecburiyetinde olan kişi zamanla bunu vazife addeder ve ''dediğim dedik'' olur. Baskın karakteri ortaya çıkar ve etrafında ona ''dur'' diyen çıkmazsa alır başını gider.
İdeal olan her iki tarafın da belli ölçüde baskın olmasıdır. Eğer, erkek baskınsa bir dereceye kadar kabul edilebilir. Ama kadının baskın olup etrafına emirler yağdırması; bağırıp çağırması, ne kendini ne de çevresini mutlu eder. Kadın prensip olarak baskın koca ister. Zayıf, bağımlı, uyumlu, çekingen, beceriksiz koca istemez. Kadın çalışıyorsa evde de çalışanlarını idare eder gibi davranır. Bazen de mecburiyetten sorumluluğu üzerine alır. Zira o müdahale etmezse, organize etmezse, hiç bir iş yapılmayacaktır. Eğer biraz pratik zekalı, dışa dönük, becerikli ise idareyi ele alır ve bu böyle devam eder.
İşin komiği ''hem kel hem fodul'' misali yaptıkları takdir edilmez, üstelik baskıcı olarak takdim edilir. Bu durumda ne yapılması gerekir? Hem her iş için ona başvurulacak; her problemi halletmesi beklenecek, hem de ''bize karışıyorsun, hep senin dediğin oluyor'' diye adı çıkar. Kadıncağız karışmayıp kendini geri çekse de mecbur kalır. Ne yapsın? Etrafındakiler zayıfsa, zorunlu olarak yüklendiği otoriter kişilik bir süre sonra esas eti kemiği gibi olur.
Şunu çok iyi bilelim ki, ihtiyaç duyulmadığı sürece hiç kimse kimseyi idare etmez. Çocuklarımız bize muhtaçken, onların her türlü ihtiyaçlarını karşılarız. Ama kendi kendilerine yetmeye başladıklarında artık karışmayız. Her şeye çok fazla müdahale anlamına gelir. Dolayısı ile otoriter kişilik doğuştan vardır, ama partnerin eksikliği de bu kişiliği azdırır.
Ayrıca otoriter kişinin de bir yerde sınırlarını bilmesi, karşısındakini ezmemesi, onun kişiliğini baskı altına almaması gerekir. En iyisi birlikte iş bölümü yapmaktadır. Herkesin en iyi bildiği şeyi tespit edip ev idaresini paylaşmalısınız. Yapamayanları eleştirmek, her şeyi kritize etmek, yapılan yanlışlara acımasızca davranmak veya söylenmek doğru değildir. Otoriter kişiliğinize gem vuramıyorsanız; en azından biraz insaflı davranıp kırıcı olmayın, hele eşinizi asla yerle bir edip azarlamayın.
Bunlar zaman içinde sizleri yıpratır. İlişkinizin altını oyar ve çocuklarınızla aranızı açar. İlerde yalnız kalıp otoriter, huysuz bir kayınvalide haline gelebilir ve otoriter kişiliğiniz yüzünden sevimsiz bir ihtiyar olabilirsiniz.