Evlilikte huzur

Bütün yazılarımda çok tekrar ettiğim bir konu vardır: ''Huzurunuzu satın alın''

Bunu bilhassa ''kavga etmeyin, alttan alın'' anlamında dile getiriyorum. Böyle davranarak taviz vermiş olmazsınız, sadece huzurunuzu satın alırsınız.

İstediğiniz kadar ''mutluyum, yaşıyorum, sıhhatliyim'' deyin. Huzurunuz yoksa bunların tadını çıkaramazsınız. Huzur bir nevi katalizör gibidir. Huzur içimizdeki cennettir. Bulunduğunuz yere sığabilmek; zevk alabilmek; tadını çıkarabilmek için huzurlu bir ruha sahip olmalıyız.

Bir an için herhangi bir ruhsal sorununuzun olmadığını ve eşinizle çok önemli bir problem yaşamadığınızı varsayalım. Bize huzur veren şeyler nelerdir bir göz atalım…

Evlilikte huzur nedir ya da huzuru sağlayan şey nedir? Başta da söylediğim gibi huzurumuzu bizzat kendimiz sağlarız. Ama evli ya da nişanlıysanız veya bir sevgiliniz varsa ve karşınızdaki size huzur vermiyorsa, bunu sorun yapabilirsiniz.

O istediği kadar huzursuzluk yaratsın. Esas olan kendimizdir. Önemli olan hareketlerimiz, sözlerimiz ve davranışlarımızla kullandığımız vücut dilimiz ve ses tonumuzdur. Bu şekilde bize atılan okların hedefi olmaktan çıkarız. Havlayan köpeğe tekme atarsak o da bizi ısırır.

Karşımızdaki kendini parçalasa da bu bizi etkilememeli.

Kolay mı? Asla! Ama bir an için acaba sessiz bir film seyrediyor gibi yapabilir miyiz? Bırakın çatlayana kadar haykırsın, duymayın! Veya başka odaya gidin; kapıyı kilitleyin, televizyonu veya radyoyu açın, dediklerini duymayın. İstediği kadar kapıları tekmelesin, yumruklasın. Mühim olan hadise değil; sizi nasıl etkilediğidir. Tabii en güzeli bu hadisenin yaşanmamış olmasıdır. Elinizden geldiğince buna meydan vermeyelim.

Bu mümkün değilse karşımızdakinin saldırısını nasıl önleyebileceğimizi düşünelim…

Diyelim ki kocanız geliyor ve başlıyor bağırmaya! Şimdi dışarıdan bakalım ve olayı film seyreder gibi izleyelim. Bağıran mı kabahatli yoksa bağırtan mı? Diyeceksiniz ki ''el insaf ben ne yaptım ki?, durmadan bağıran kişi o''

Peki gelin filmi geri saralım. Kapı çalındı. Kim açtı? Eğer siz açmadıysanız problemin ilki tespit edilmiştir. Kocanız içeri girdi. Çoluk çocuk avaz avaz bağırırken bir yanda da televizyon açıktır ve kocanız aç karnına, yorgun argın eve gelmiştir.

Diyelim meşgulsünüz ve eşinize 'merhaba' diyemediniz. Veya yanınıza gelip bir öpücük filan almadı. Daha da kötüsü siz çok bakımsız, saç baş karışık bir haldesiniz. Üstelik yemek yağı kokuyorsunuz. O da yoldan gelmiş ter kokuyor. Ama yalnızca sizi görüyor. Karşısında öpen, selamlayan bir kadın bulamamıştır. Evde bir de temizlikçi kadın veya anneniz varsa… Pat! Film koptu. Siz de bunca hazırlayıcı sebebi düşünecek durumda değilsiniz! Onun da biraz anlayış göstermesi gerekmez mi? Yani her şeyden sizden mi kaynaklanıyor? Ama işte ne yapalım ki, karşınızdaki sizin kocanızdır. Ne söyleseniz, ne kadar haklı olsanız da evin havasını bozan odur.

Bu durumda filmi yeniden çekelim….

Kapı çalındı; kapıyı siz açtınız. Daha evvelden ter, yemek vs kokusundan kurtulmuş sadece bir bakım içinde güler yüzle 'merhaba' diyorsunuz. Hatta yanağına bir öpücük konduruyorsunuz.. İçeriye giren erkeği tertipli, düzenli, toplu bir oda, babalarını bekleyen çocuklar, televizyonda ya da radyoda kulağı rahatsız etmeyen bir müzik ve içeriden iştah kabartan yemek kokuları karşılar; bir de tatlı dilinizin eşliğinde ona kısa zamanda yemek hazırlamışsanız bu adamın bağırıp çağırıp, herkesin huzurunu kaçırması için bir sebep kalır mı? Ağlayan bebek misali… Altı ıslaksa, karnı açsa ve sancısı varsa bebek tabi ki ağlar.

Bazen de hiçbir şeyi eksik olmasa da sadece ilgi, sevgi görmek için mızırdanır veya ağlar bebek. İşte belki de en büyük bebeğiniz sizden sevgi, şefkat, ilgi hatta aşk istiyordur.

Kim bilir?

Peki benim isteklerim, arzularım, beklentilerim ne olacak derseniz? Biz kadınlar anaç verici ve idareciyizdir.

Gerçi eve gelen eşin ilk önce çocuklarına sarıldığını, kendisine sıra kalmadığını söyleyen bu yüzden hıncını çocuklardan çıkaran anneler de görülebilir. Ama istediğimiz ''huzur'' ise işte huzurumuzu satın alma yolları.