İnsanın düşünme, akıl ve fikir yürütme, algılama ve kavrama, neden ve sonuç çıkarma yetenekleriyle birlikte zihinsel işlevlerin tümüne zekâ denir.
Çoğu zaman hızlı düşünebilmek, anında çözüm üretebilmek ve bilgiyi kullanmak olarak tanımlanırken, tek başına yeterli değildir. Zekâ sadece bilgi yığını değildir. Kaba bir zekâ, bazen kırıcı bazen yorucu ve bazen de üstünlük taslayan bir hâle bürünebilir. Zekâ kaba olursa keskin bir bıçak gibi davranarak yaralar. Fakat zarafet ile birleştiğinde ışık olarak, yol gösterir. Zarif bir zekâ, karşısındakini küçümsemek yerine onu anlamayı seçer. Söylenmesi gerekeni doğru zamanda, doğru şekilde ifade eder. Gerektiğinde susmayı, gerektiğinde gülümsemeyi bilir. Çünkü zekânın zarafeti; bilgeliği, empatiyi ve inceliği içinde barındırır. Önemli olan, zekânın zarafetle birleştiği noktadır. İletişimde bu dengeyi kurabilen insanlar, çevrelerinde istemsizce hayranlık uyandırır. Onlar ne söyledikleriyle ve ne kadar bildikleriyle değil; nasıl söyledikleri ve hissettirdikleriyle hatırlanır. Zekânın zarafeti, karşındakini incitmeden etkilemenin en güçlü yoludur.
Zekânın zarafeti, bir kelimenin kılıçtan keskin, bir gülümsemenin bin sözcükten güçlü olduğunu her zaman hatırlamanızı isterim.
Kendinize cici bakın :)
Sevgilerimle.
