Skolyoz bölüm 2
Op.Dr. Evren Fehmi Atay
Akşam eve geldiniz, gözünüz sürekli kızınızın sırtında, duruşunda. Eşinizin de gelmesini beklediniz, olayların anlatıp, hem bir şey yok diyen kocanızın vurdum duymazlığını iğnelemek, hem de hissettiğiniz endişeleri paylaşmak için.
Bu arada doktorun odasından çıkarken doktorun sekreterine sizin randevunuzu yazdırdığını duydunuz: "önünü ve arkasını boş bırak. Aile görüşmesi olacak"
Bu acaba hastalığın vehameti ile mi ilgili idi? Bu kadar uzun süre ayırması… Kızınızın bilgisayarının başına geçtiniz. İnternetten bakayım dediniz ne menem bir şeymiş şu skolyoz denen hastalık. Baktıkça önce çok bir şey anlamadınız. Sayfalar birbiri ardına açıldıkça endişeleriniz arttı. Çoğu siteler zaten yabancı menşeili idi. Bulabildiğiniz yerli sitelerde de sanki kimse anlamasın diye tıp dili ile yazılmıştı. İçinizden söylendiniz: "zaten bu yazılanları anlayabilecek kadar bilseydim, niye bakardım ki internete!!!". İlkokula yeni başlamış çocuğun okuma yazma sökmeden önceki hevesli kitap karıştırması gibi konu ile ilgili fotoğraflara bakarken buldunuz kendinizi. Kimisi yüreğinize su serpti; korseler, egzersiz fotoğrafları falan. Kimisi ise yüreğinizi kabarttı; sırtta bir sürü vidalar, çubuklar…
Sabahı zor ettiniz, uykusuz gecenizin ardından eşiniz,bilgiç komşunuz ve siz doktorun muayenehanesine doğru yola düştünüz. Randevunuz saat 10:00'da ama ne olur, ne olmaz diye siz tüm tayfayı saat 8:00'de içtimaya hazır olan askerler gibi evinizin önünde toplamıştınız bile.
"Kızın gelmesine gerek yok " demişti doktor, sizin sorunuz üzerine. Konuşulanlardan etkilenmesin istiyordunuz.
Sonuçta randevu saatinden çok önce bekleme odasında ki yerinizi almıştınız bile.
Bekleşen hastalara kulak kabarttınız; kızınızın hastalığından olan var mı diye. Bir kız daha vardı. Ameliyat olmuş. Gayet güzel görünüyordu. Bir nebze rahatladınız. Ama bir delikanlı vardı tekerlekli sandalyede. Onun da skolyozu varmış. Ama onunki beyinden geliyormuş. Artık ne demekse? İçinizden "Allah'ım hepsine şifa ver" demeyi ihmal etmediniz.
Ameliyat olan kızın annesine yaklaştınız, bir ön istihbarat yapmak amacı ile. Kız ameliyat olalı 3 yıl olmuş. Ameliyat olduğunda 9 yaşındaymış. Şimdi tekrar bir uzatma yapılacakmış. Onun tarihini ayarlamak için gelmişler.
"Nasıl yani? Tekrar tekrar ameliyat mı gerekiyor" diye sordunuz.
" Evet bizim çocuğa konulan uzamayan tip. Aslında uzayan tipi de vardı ama çok pahalıydı ve devlet de ödemediği için ancak bunu yaptırabildik" dedi annesi kızın. " ama bu uzatma işlemi basit bir işlemmiş" diye ekledi, hem kendi rahatlığının ilgisiz anne gibi yanlış anlaşılmasını engellemek, hem de bir nebze karşı tarafı rahatlatmak amacı ile.
Bunu doktorun karşısına geçince unutacağınızı bildiğiniz için akşamdan beri aklınıza gelen tüm sorularınızı yazdığınız kağıdınıza not aldınız: Uzayan tip ameliyat.
Sekreter her kapıyı açışında içinizde boğazınıza yükselen bir balon hissi ile hop oturup, hop kalktınız. Ve kapı açılıp kızınızın ismini duyduğunuzda o balon artık boğazınızdan ağzınızın içine kadar yükselmiş, nefesini adeta tamamen kesmişti, odaya girerken.