Engelli Kadınlarda Cinsellik, Annelik ve Doğum
Op. Dr. Eda Adeviye Şahin
Dünya nüfusunun %15'inden fazlası fiziksel ve duyusal bozukluklar, gelişimsel, zihinsel ya da psikososyal engellilikten etkileniyor. Engelli bireylerin, cinsellik ve doğurganlık konusunda diğer bireylerle eşit hakka sahip olduğunu söylememe sanırım gerek yok. Ancak bir uzman gözüyle değerlendirdiğimde, dijital çağın nimetlerine rağmen bu konuya yeterince değinilmediğini görüyorum. Engelli kadınlar için yürütülen bir çok topluma kazandırma programı mevcut. Türkiye'de yürütülen sosyal ve politik faaliyetlerin bu konuda çabasını küçümseyemeyiz. Ancak özel sağlık hizmetleri konusunda yetersiz kaldığımızı düşünüyorum. Bu yazımda bu konuya değinerek, bilhassa engel-siz bireyleri bilinçlendirmeyi hedefledim.
Tüm dünyada azımsanamayacak ölçüde olan bu popülasyonun, çocuklaştırılması, aseksüel kabul edilmesi ya da üremesiyle ilgili endişelerin olması bu yazıyı okuyana kadar makul olabilir. Ancak unutmayınız ki; hepimiz birer engelli adayıyız. Sanıldığının aksine engelli birey olmak için genetik yatkınlık, sonradan edinilmiş durumlardan çok daha nadirdir. İşte bu yüzden, bu konuya bakış açımızı değiştirmekle hepimiz mükellefiz.
Engelli kadınlarla ilgili yürütülen bilimsel çalışmalar mevcut. Bu çalışmalara göre özellikle işitsel ve zihinsel engelli kadınlarda istismar vakalarına rastlayabiliriz.
Bir çalışmada, Gana'da işitsel engelli kadınlara yönelik istismarların nasıl duygusal travmalara, cinsel yolla bulaşıcı hastalıklara, kürtajlara neden olduğuna değinilmiştir. Yazımın sonunda paylaştığım kaynaklardan da ulaşabilirsiniz.
Buna karşın Zimbavwe'deki bir çalışmada, engelli kadınların çocuk doğurma arzuları ve sonrasındaki duygusal tatmin ve yaşama bağlılıkları konusuna değinilmiştir.
Tüm bu çalışmalar sadece cinsellik ve doğurganlık konusunda değil, engelli bireylerin geçimini ve sosyal hayatını idame ettirecek geçim kaynaklarının geliştirilmesi konusunda da fikirler sunmaktadır. Bu yaklaşım, yalnızca engelli kadınların özel sağlık hizmetlerine erişimini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda sağlık personelinin bu nüfus grubuyla etkileşime geçme anlayış ve tutumlarını da dönüştürebilecektir. Aynı zamanda bu çalışmalar, engelli olmayan sağlık personellerinin, engelli hastalara yaklaşımının yanlış ya da yetersiz olduğunun, engelli bireylerin doğurganlık ve cinsellik hakkının olmadığı inancına sahip olduklarını ortaya koymuştur.
Hindistan'da yapılan bir çalışmada, görme engelli kadınların, erkeklere göre cinsellik ve evlilik konusunda çok daha dezavantajlı olduğu konusunda ve bu konuda yanlış mit ve inanışların bu kişileri topluma kazandırmada ne kadar yetersiz kaldığına değinilmiştir.
Bu çalışmaların sonucunu daha global görmek maalesef mümkün. Birleşik Krallık ve Avustralya'da yapılan çalışmalarda engelli kadınların cinsellik, şehvet ve arzulama konusunda tamamen göz ardı edildiği vurgulanmıştır. Tüm bu çalışmaların ışığında, herhangi bir engeli olmayan kadınlara kıyasla, engelli kadınlarda cinsellik dürtüsünün utanma duygusundan ziyade; kaygı, kırılganlık ve korku gibi çok daha güçlü ve hastalıklı duygularla açığa çıktığına dikkat çekmek istiyorum. Diğer tüm alanlarla bu bireyleri topluma kazandırmaya çalışırken, cinsiyet ve cinsellik konusu göz ardı edildiğinde bu bireyleri kazanmak pek de mümkün olmayabilir.
Bu konuda yazmışken kadın sünnetine de değinmeliyiz. Bir nevi cinsel engellilik durumu oluşturan bu işlem hala bazı ülkelerde yapılmakta. Ülkemize gelip düzeltilmesi için başvuran birkaç hastam olmasa belki ben de durumun vehametini anlayamayacak ve insan haklarına aykırı bu gerçekle yüzleşmeyecektim. Kadının cinselliği, arzu ve tatmini haketmediğini düşünmek deliliktir.
Bir diğer cinsel engellilik durumu genetik, hormonal, psikososyal nedenlerde oluşabilen transseksüel bireylerdendir. Bu bireylerin toplumda yok sayılması, men edilmesi gibi durumlar günümüz gerçeğidir. Ancak bu kişileri topluma kazandırmak varken, aşırı baskıcı ve cezalandırıcı tutum sergilenmesi, cinsel sapkınlıkları da beraberinde getirmektedir.
Özetle; bir jinekolog ve cinsel terapi uzmanı olarak engelli kadınların cinsiyet ve cinselliğiyle ilgili söylemeye çalıştığım şeyler kısaca şu;
1- Cinsellik insani bir hak ve ihtiyaçtır. Bilhassa toplumun bu konuda hastalık oranlarını artırmak istemiyorsak; baskı, reddetme, inkar etme, cezalandırma gibi resmi ve gayriresmi tutumlardan kurtulmalıyız.
2- Devlet düzeyindeki ve kamusal aktivistlerin ortak ve iyi niyetle iş birliği yapmasını sağlamalıyız. Bu konuda ortak hedef cinselliğin insani bir hak olarak görülmesi, bireylerin ötekileştirilmemesi olmalıdır. Hedef aynıyken dahi bu iki sistem içinde çatışmalara şahit olmaktayız. Süreci zorlaştırmak hatta imkansızlaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
3- Sağlık hizmetinde hem ulaşılabilirlik hem de sağlık personellerinin bu konuda daha fazla eğitim ve duyarlılığa ihtiyacı mevcuttur. Gerektiğinde bu hastalara evde sağlık hizmeti ile ulaşılmalı, annelik ve doğum konusunda destek verilmelidir.
Şifadan umudunu kesmiş insanlara şifa olması dileğiyle…
Kaynak:Addlakha R, Price J, Heidari S. Disability and sexuality: claiming sexual and reproductive rights. Reprod Health Matters. 2017 May;25(50):4-9. doi: 10.1080/09688080.2017.1336375. PMID: 28784058.