Uzmanlık Gücüne Yeterince İnanmama

Ömer Aydın

Uzmanlık gücüne inanıp bunu geliştiren yöneticiler, hem çalışan motivasyonunu artırır hem de işletme performansını yükseltir. Uzmanlığa inanmayan bir yönetim anlayışı, hem yöneticiler hem de genel işleyiş açısından ciddi sorunlar oluşturabilir.
Danışmanlık yaptığım işletmelerde sıkça karşılaştığım bir durum var: Deneyimli ve uzman çalışanlar, ekip arkadaşları tarafından kolayca kabul edilirken, yöneticiler tarafından aynı şekilde değer görmeyebiliyor. Oysa eğitim, bilgi ve deneyimi önemseyen, liyakate dayalı yönetimler her alanda başarıya ulaşıyor. Bunu yıllarca gözlemledim.
İşletmenin tüm bölümlerinde konunun uzmanı çalışan veya yöneticinin bulunması veya bu alanlarda dış uzman desteği alınması durumunda, hem çalışanların hem de işletmenin performansı artacak, uzun vadede daha sağlıklı bir yönetim anlayışı oluşacaktır. İşletmenin faaliyet alanına bağlı olarak birçok kritik pozisyonda uzmanlarla birlikte yönetmek, vaz geçilemez bir yönetim anlayışı olmalıdır. Muhasebe sistemini uzman bir muhasebeciye teslim eden firma sahibi; iç ve dış denetimlerde kendine ve kurulan mali sistemine son derece güvenir, sıkıntı yaşamayacağını bilir. Tersi durumda ise, kurum maddi olarak ciddi problemler yaşarken, yasal olarak ta yaptırımlarla karşılaşacaktır.
Erkek takım elbisesi üreten ve toptan satan bir işletmenin, geleneksel satışın yanı sıra e-ticarete yöneldiğini düşünelim. Mağaza satışı konusunda çok iyi olan işletmenin, e ticaret çalışmalarında da başarıyı yakalaması için; uzman birisini işe alması veya danışmanlık desteği ile bu alanın da büyütülmesi gerekir. Konunun uzmanlarının süreci yönlendirmesi ile fiziki mağazacılık gibi, sanal mağazacılık da gelişecektir.
Toplumumuzun uzmanlığa bakışı, işletmelerdeki yönetim anlayışından pek farklı değil. Toplumumuzda da uzmanlığa gereken önem verilmemektedir. Azıcık tarım bilgisi olan bir kişi ile yirmi yıllık Ziraat Mühendisi "zirai gübreleme" konusunu müzakere ederken; çoğu zaman konunun uzmanı olan Ziraat Mühendisinden fazla köyde gübreleme yapan kişinin konuştuğuna şahit olabilmekteyiz. Bu değerlendirmeyi daha birçok konuda yaşamaktayız.
Muayene esnasında konunun uzmanı doktora tıp eğitimi vermek, İslam'da zekat müessesesini anlatan uzman bir ilahiyatçıya bilgimiz sınırlı olmasına rağmen anlatmaya çalışmak, bilgi işlem uzmanına veri yedekleme konusunda azıcık bilgimizle yol göstermeye çalışmak, diyetisyene zayıflama ile ilgili eğitim vermek, evimizi yapan inşaat mühendisini kullanılacak demir konusunda yönlendirmeye çalışmak bizim işin uzmanına olan güvenimizi, inancımızı göstermektedir.
"Ben en iyisini bilirim" anlayışıyla hareket eden yöneticiler, ekip üyelerinin katkısını küçümseyerek kararları tek başlarına almak ister. Hiç kimse her işin en iyisini bilemez. Ama hepimiz işi iyi bilen uzmanlara yaptırarak güzel sonuçlar alabiliriz.
Uzmanların yetkinliğine inanmayan bir yönetim tarzı, şirketin büyümesini ve verimliliğini olumsuz yönde etkiler. Bunu ortadan kaldırmak için; mevcut ekiplerden iç ve dış eğitimler yoluyla uzmanlar çıkarmak ve gerekli alanlarda dış uzmanların desteği ile süreçleri yönetmek başarıyı getirecektir.