İşletmelerde Bilinmeyenleri Azaltmak: Korkuyu Yenmek

Halk arasında sıkça kullanılan bir söz vardır: "İnsan bilinmeyenden korkar." Bu durum yalnızca bireysel yaşam için değil, işletme hayatı için de geçerlidir. Bilinmeyenler; belirsizlik, endişe ve tedirginlik yaratır. Bu nedenle, işletmelerde bilinmeyenleri azaltarak yönetmek büyük önem taşır. Bilinen, kontrol edilebilen ve daha önce tecrübe edilmiş durumlar insanları korkutmaz; aksine güven duygusu yaratır ve hatta keyif verebilir.

İnsanoğlu ölüm zamanını bilseydi, belki de bu bilgi ölüm korkusunu azaltır, daha hazırlıklı olmasını sağlardı. Benzer şekilde, işletmelerde de belirsizliklerin fazla olması çalışanlarda stres, kaygı ve korkuya yol açar.

Örneğin, daha önce ödeme problemi yaşanmış bir müşteriden sonra, diğer müşterilere karşı da temkinli yaklaşmak kaçınılmaz hale gelir. Süreçler daha dikkatli ilerletilir, satışa daha temkinli yaklaşılır. Bu davranışın temelinde, önceki olumsuz deneyimlerden kaynaklanan korkular yatar.

Korkuyu Yenmenin Yolları

Yine hepimizin çok iyi bildiği bir deyimde geçtiği gibi: "Korkunun ecele faydası yoktur." İşletmelerde korkuları yenmenin yolu, bu korkulara neden olan riskleri ortadan kaldırmaktan geçer. Bunun için de etkili sistemler kurulmalı, gerekli önlemler alınmalıdır.

Örneğin iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmadığı bir işletmede, sürekli iş kazası korkusu yaşanması doğaldır. Ancak önemli olan, bu korkunun etkisiyle gerekli tedbirleri almak ve kazaları en aza indirmektir. Tıpkı hastalanmaktan korkan bir kişinin, bu korkunun etkisiyle beslenme, temizlik, uyku düzeni gibi alanlarda daha dikkatli davranarak hastalıklardan korunması gibi.

İşletmelerde korku ve cesaret dengesi iyi kurulmalıdır. Korkular, karar alma süreçlerini yavaşlatmamalı veya tamamen durdurmamalıdır. Yurt dışında mağaza açmak işletmenin rekabet gücünü ve marka bilinilirliği artıracaksa; işin ehline fizibilite yaptırıp, temkini elden bırakmadan ve iş adamı cesareti ile mağaza açılmalıdır.

Bir tekstil üretim işletmesini ele alalım. "Sipariş alırsak ve istenilen kalite ile zamanında teslim edemezsek" korkusuyla sipariş almaktan kaçınılmamalıdır. Bunun yerine, gerekli önlemler alınarak müşteri memnuniyeti odaklı bir üretim ve teslimat sistemi kurulmalıdır. Bu durum işletme için sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulursa korkusuz bir satış sistemi kazanılmış olacaktır.

Korku Noktaları Belirlenmeli

İşletmede sürekli sorun çıkarma potansiyeli olan süreçler, teknolojiler, çalışanlar gibi unsurlar tespit edilmeli ve sistemli bir şekilde bu risk noktaları ele alınmalıdır. Örneğin; işletmede tüm bilgilerin kaybolma veya silinme riskine karşı etkili bir veri yedekleme sistemi kurulmalı, böylece bu korku tamamen ortadan kaldırılmalıdır.

Benzer şekilde, kriz dönemlerinden korkmamak için, kriz öncesi yapılması gerekenler belirlenmeli ve yerine getirilmelidir. Aksi halde krizden korkmak doğaldır ama çözüm, korkuya kapılmak değil, hazırlıklı olmaktır.

Korkunun Varlığı Normaldir

Bir işletmede korkulacak alanların bulunması doğaldır. Anormal olan, bu korkuları görmezden gelmek ve halının altına süpürmektir. Disiplinli bir şekilde korkuların üzerine gidilmeli, çözümler üretilmeli ve sistemler kurulmalıdır. Örneğin; tahsil edilemeyen alacakları raporlamaktan korkmak yerine, bu alacakları kayıt altına alıp çözüm yollarını istişare etmek daha doğru bir yaklaşımdır.

Mevzuata Uyum Güven Kazandırır

İşletmenin tüm faaliyetlerinde yasalara tam uyum içinde çalışması hem iç huzuru hem de dış güveni artırır. Bu durum, korkusuz ve özgüvenli bir işletme yapısının temelini oluşturur.

Sorunlu Noktalarla Yüzleşilmelidir

İşletmede sürekli şikâyet konusu olan bir çalışan, yönetici veya süreç varsa, bu sorunla yüzleşilmeli, sorun sümen altı edilmemeli ve gereken önlem alınmalıdır. "Personel bulamam" endişesiyle problemli çalışanlarla devam etmek, daha büyük sıkıntılara yol açar. Zaman alsa da bu tür çalışanlardan uzaklaşıp doğru kişileri istihdam etmek, uzun vadede işletmenin yararınadır.