Çalışma Hayatında Hoşgörülü Davranmak

Ömer Aydın

Ömer Aydın

Yönetim Danışmanı / Yeni Medya Elektronik Yayıncılık A.Ş.
30.04.2025 12:10

İş hayatında hoşgörü, çalışma barışının temel taşlarından biridir. Hangi pozisyonda olursa olsun, her çalışanın zaman zaman tahammül, sabır, anlayış ve empati göstermesi gerekebilir. Çünkü hoşgörü, yalnızca bir davranış biçimi değil, aynı zamanda ahlaki bir değerdir.

Tıpkı sosyal hayatta olduğu gibi, iş yaşamında da bir tarafın bilerek ya da farkında olmadan diğer tarafa zarar verebilecek bir davranışta bulunması mümkündür. Bu gibi durumlarda, karşı tarafın olayın büyümesini engelleyerek, sağduyulu davranması, süreci yumuşatması ve işine odaklanmaya devam etmesi önemli bir erdemdir. Hoşgörü, iş ortamını güzelleştirir, insan ilişkilerini güçlendirir, çalışma hukukunun ruhuna uygun bir ortam oluşturur.

İş ortakları, aile bireyleri, kardeşler ya da profesyonel çalışanlar; zaman zaman "haklısın, neden olmasın, ben de senin gibi düşünüyorum" yaklaşımıyla hareket etmeli, gerektiğinde kişisel egolarını bir kenara bırakmalıdır. Ancak bu yaklaşım, suistimallere göz yummak anlamına gelmemelidir. İyi niyetin kötüye kullanılmaması için dikkatli olmak da hoşgörünün bir parçasıdır.

Toplantılarda her türlü görüş açıkça ifade edilebilmeli, fikir ayrılıkları saygı çerçevesinde tartışılabilmelidir. Patron ya da yönetici konumunda olan kişilerin, beğenmedikleri fikirleri yok sayması, farklı düşüncelerden korkması ya da fikir sahiplerine karşı önyargılı olması; işletmenin sürdürülebilirliğini ve çalışan bağlılığını olumsuz etkiler.

Ne sosyal hayat ne de iş hayatı, "sen bana kötülük yaptın, ben de sana aynısını yapmalıyım" anlayışıyla yürütülemez. İnancımız da kültürümüz de bu tür bir davranışa müsaade etmez.

Hoşgörü, "beni toplum içinde mahcup ettin, ben de seni zor duruma düşürmeliyim" yaklaşımından uzaklaşmaktır. Yazılı ve sözlü iletişimde olduğu kadar beden dilinde de hoşgörülü bir duruş sergilemek gerekir. İş ortamında yaşanan tartışmaların ardından, çalışanların samimi bir tokalaşma ya da içten bir tebessümle süreci sonlandırabilmesi; iletişim açısından değerli ve örnek bir tutumdur.

Hoşgörünün İş Hayatındaki Faydaları

İletişimi Güçlendirir, Çalışan İlişkilerini Geliştirir: Hoşgörülü bir iş ortamı, sağlıklı iletişim kanalları oluşturur. Farklı yaşam tarzlarına sahip, çeşitli kültürlerden gelen çalışanların bir arada uyum içinde çalışabilmesi, şirketin gelişimini doğrudan etkiler. Empatiden uzak, çatışmacı ve anlayışsız bir çalışan profili ise iş barışını bozar, iletişim kalitesini düşürür.

Çatışmaları Azaltır: Olayları kişiselleştirmeyen, her duruma şirketin çıkarları açısından yaklaşan çalışanlar, gereksiz gerilimlerin ve çatışmaların önüne geçer. Öfkesini kontrol eden, başkalarının eksiklerini araştırmak yerine çözüme odaklanan bir yaklaşım, iş yerinde huzur ve verimlilik sağlar. Çünkü hoşgörü kültüründe birbirini anlayarak iş üretme var.

Motivasyonu Artırır: Hoşgörü, işbirliği ve dayanışmayı teşvik ederek güçlü bir motivasyon ortamı oluşturur. İnsanların hata yapabileceğini kabul etmek, birbirimize eksiklikleriyle birlikte yaklaşmak ve herkese gelişim fırsatı tanımak; çalışan bağlılığını ve kuruma olan güveni artırır.

Yabancı bir filmde izlediğim bir toplantı sahnesi hafızamda yer etti ve uygun düşen her durumda, çevremdeki ilgili kişilerle mutlaka paylaştım: Bir Alman firmasında, ilgili yöneticilerin katıldığı pazarlama ve satış toplantısı düzenleniyor. Gündem oldukça yoğun ve gerçekleşen satış rakamları, belirlenen hedeflerin hayli altında kalmış. Katılımcılar, nezaket çerçevesinde ama doğrudan bir şekilde birbirlerinin eksik ve hatalı yönlerini dile getiriyor, yapılmayan ve eksik bırakılan çalışmaları açıkça masaya koyuyorlar. Zaman zaman sesler yükseliyor. Ancak toplantıya ara verilip çay-kahve molasına çıkıldığında, içeride sesleri yükselen ve birbirine doğrudan eleştiriler yönelten kişiler sanki bambaşka insanlara dönüşüyor; son derece samimi ve sakin bir tavırla davranmaya devam ediyorlar. İşte hoşgörü, anlayış ve iş ile arkadaşlığı ayırabilme becerisi tam olarak bu. Elbette burada savunulan anlayış, "kol kırılır yen içinde kalır" yaklaşımı değil.

Hoşgörüyü merkezine alan bir inancın mensupları olarak, hayatın her alanında bu değeri yaşatmak hem bireysel mutluluğu hem de toplumsal huzuru beraberinde getirir. Çünkü kendi hatalarını hoşgörüyle karşılayan ve başkalarının eksiklerine sabırla yaklaşan bireyler, hem iş yaşamında hem de hayatta başarıya daha kolay ulaşır.

title