Zalimlerin Karşısında Dik Durmalı, Mazlumların Yanında Olmalıyız
Okan Geçgel
Katil Netanyahu'yu konuşturup alkışlayan Amerika Kongresi'ne verilecek en etkili cevap, İsmail Haniyye'yi TBMM'ye davet edip ona bir konuşma yaptırmak ve hep birlikte dünyaya karşı güçlü bir duruş sergilemektir. Bu, sadece sembolik bir hareket olmayacak, aynı zamanda zulme karşı net bir mesaj verecektir.
Amerika Birleşik Devletleri, sadece Netanyahu'yu davet edip alkışlamakla kalmadı; aynı zamanda milyarlarca dolarlık askeri ve mühimmat yardımı yaparak İsrail'in Filistin halkına karşı uyguladığı zulmü destekledi. Eğer biz gerçekten mazlumların yanında olduğumuzu göstermek istiyorsak, ki bu mazlumlar Rabbimizin kardeş kıldığı ve direnişleriyle İslam'ın izzetini koruyan bir halksa, o zaman biz de askeri ve ekonomik anlamda onların yanında olduğumuzu göstermek zorundayız.
Siyonist rejime zarar vermek istiyorsak, Azerbaycan petrolünün vanalarını kesmek gibi stratejik adımlar atmalıyız. Bu, onların ekonomik gücünü ciddi şekilde zayıflatacaktır. ABD'ye karşı gerçek bir tepki göstermek istiyorsak, askeri üslerini kapatmak gibi radikal adımlar atmalıyız. Bu üsler, Amerikan emperyalizminin ve İsrail'in zulmünün bölgemizdeki en büyük destek noktalarından biridir.
Bu söylemler hamasi veya boş iddialar değildir; bunlar alemlerin Rabbinin kat'i emirleridir. Ancak, ne yazık ki bizler büyük laflar edip küçük adımlar atmayı tercih ediyoruz. Gaz almak ve gaz vermek arasında sıkışıp kalıyor, market ürünlerini boykot etmekle veya İsmail Haniyye'yi davet edip alkışlamakla avunuyoruz. Bu tür sembolik adımların Türk politikasında belirli bir karşılığı olabilir; ancak, ahirette bir karşılığı olmayacaktır.
Özellikle Müslüman Arap dünyasının Batı hayranlığı ve Batı dünyasına karşı sessiz kalışı, maalesef Müslümanların sesini zayıflatmaktadır. Batı dünyasının uşaklığını yapan Arap bölgesi yöneticilerini Allaha havale ediyorum. İsrail zulmüne karşı sessiz kalan İslam dünyası, yarın ahirette Allah'a hesap veremeyecektir.
Bugün İslam dünyası, içindeki bölünmüşlük ve sessizlik nedeniyle mazlumların yanında durmakta yetersiz kalmaktadır. Birlik ve beraberlik içinde, zulme karşı sesimizi yükseltmemiz gerekmektedir. Müslüman ülkeler, kendi aralarındaki siyasi çıkarları bir kenara bırakıp, mazlumların yanında durmalıdır. Bu, sadece siyasi bir gereklilik değil, aynı zamanda dini bir zorunluluktur.
Türk milletine ve İslam dünyasına sesleniyorum: Gerçekten etkili olmak istiyorsak, söylemlerimizi güçlü ve anlamlı eylemlerle desteklemeliyiz. Bugün alacağımız kararlar ve atacağımız adımlar, sadece dünyada değil, ahirette de bizi doğru yerde konumlandıracaktır. İslam dünyasının izzeti ve onuru, sadece sözlerle değil, güçlü ve kararlı eylemlerle korunabilir.
Mazlumların yanında durmak ve zalimlere karşı mücadele etmek, hepimizin ortak sorumluluğudur. Dünyaya karşı bir duruş sergilerken, aynı zamanda Rabbimizin emirlerine uygun hareket etmeyi unutmamalıyız. Eğer biz gerçekten mazlumların yanında yer alacaksak, bu sadece sözde değil, eylemde de gösterilmelidir. Siyonistlere ve onların destekçilerine karşı somut adımlar atmalıyız. Bu, İslam dünyasının ve insanlığın onurunu korumanın tek yoludur.
Sonuç olarak, zulme karşı sessiz kalmamalı, mazlumların yanında olmalı ve İslam'ın izzetini korumak için birlik içinde hareket etmeliyiz. Müslümanlar olarak, güçlü ve kararlı bir duruş sergileyerek, hem dünyada hem de ahirette hak ettiği yerde olmalıyız.
Kalın Sağlıcakla.