Okan Geçgel

“Ya Bendensin Ya Yanlışsın” Zihniyeti: Türkiye Siyasetinin En Büyük Ayıbı

13.08.2025 13:07
Haber Detay Image

Türkiye'de siyaset, ne yazık ki fikirler, projeler ve ilkeler üzerinden değil, aidiyetler ve kamplaşmalar üzerinden yürüyor. İktidar cephesinde de muhalefette de değişmeyen, hatta kemikleşmiş bir hastalık var: "Ya bendensin ya yanlışsın."

Bu anlayış, demokrasiye en büyük zararı veriyor. Çünkü bu mantık, farklı düşüneni dinlemek yerine ya alkışlamayı ya da linç etmeyi öğretiyor. Öyle ki, dün yere göğe sığdıramadıkları bir ismi, bugün en ağır hakaretlerle hedef alabiliyorlar.

Son örnek Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu.

Yıllarca CHP saflarında "Topuklu Efe" olarak anıldı, mitinglerde alkışlandı, partinin vitrini oldu. CHP tabanı onu bir gurur vesilesi olarak gördü. Ancak bugün, CHP'den ayrılıp başka bir siyasi yola yönelince aynı çevrelerin dili birden bire değişti. Birkaç gün öncesine kadar övgü dizenler, bugün "Takunyalı Efe" gibi küçültücü ifadelerle saldırıyor. Hatta bazıları işi ileri götürüp "Acaba bir dosyası mı vardı, görevden mi alınacaktı, kendini kurtarmak için mi AK Parti'ye geçti?" gibi temelsiz dedikodular yayıyor.

Ama bu dedikoduları dillendirenler, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek örneğini nedense unutuyor. Daha geçenlerde Böcek'in AK Parti'ye geçmek için bazı temaslarda bulunduğu konuşulmuş, ancak bizzat Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmişti. Eğer mesele sadece "kendisini kurtarmak" olsaydı, Muhittin Böcek neden kabul edilmedi? Demek ki her geçişin arkasında aynı sebep yok, ama bazı zihinler tek tip senaryo üretmeyi seviyor.

Parti içi hesaplaşma gerçeği

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Özlem Çerçioğlu arasındaki geçmişten gelen anlaşmazlık, nihayetinde gün yüzüne çıktı. Bu ayrılık, bir "ihanet" değil, parti içi siyasi hesaplaşmanın doğal bir sonucu. Ama bizdeki siyaset kültürü, olguları olduğu gibi değerlendirme olgunluğuna sahip değil. Dün alkışladığını bugün yuhalamak, dün göklere çıkardığını bugün yerin dibine sokmak normalleşmiş durumda.

Aynı soru ortada duruyor:

Bir gün Ekrem İmamoğlu CHP'den ayrılırsa, bugünkü acımasız dil ona karşı da kullanılacak mı? Benim cevabım net: Kullanılacak. Çünkü aynı filmi defalarca izledik. Daha dün Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş'ı "kahraman" ilan edenler, bugün ona da aynı saldırı dilini kullanıyor.

Kokuşmuş siyasi refleks

Bu refleks, ideolojiden bağımsız bir zihinsel çürümüşlüğün göstergesi. İktidarda da var, muhalefette de.

• İktidar cephesinde "bizden" olanın tüm yanlışları görmezden gelinir, "bizden değil" olanın doğrusu bile karalanır.

• Muhalefette ise dün övgüyle anılan bir isim, parti değiştirir değiştirmez "satılmış" ilan edilir.

Bu yaklaşım, siyaset değil, ilkel bir kabile mantığıdır. Bu kafa yapısı değişmediği sürece, Türkiye'de demokrasi sadece sandıktan ibaret kalmaya mahkûm olur.

Medya da bu kirli oyunun parçası

Üstelik sadece siyasetçiler değil, medya da bu "ya bendensin ya yanlışsın" zihniyetini besliyor. Bazı gazeteciler, daha düne kadar manşetlerinden düşürmedikleri isimleri, siyasi pozisyonları değişince itibarsızlaştırmak için özel görevli gibi çalışıyor. Sosyal medya trolleri de bu linç kültürünün sokak versiyonu. Böylece toplumda siyah ile beyaz arasında hiçbir gri alan kalmıyor.

Türkiye'ye zararı

Bu çarpık mantık, ülkenin enerjisini tüketiyor. Çünkü farklılıklar üzerinden zenginleşeceğimize, farklı düşünenleri tasfiye ederek yoksullaşıyoruz.

• Siyasi tartışma yerine kişisel karalama

• Fikir yerine slogan

• Diyalog yerine monolog hâkim oluyor.

Demokrasinin özü, farklı fikirlerin bir arada var olabilmesidir. Ama bizde fikir ayrılığı, düşmanlık olarak algılanıyor. "Ya bendensin ya yanlışsın" anlayışı, ülkenin geleceğini karartıyor; kutuplaşmayı körüklüyor; liyakat yerine sadakati, kalite yerine biatı teşvik ediyor.

Son söz

Bu ülkenin ihtiyacı; kimlikler, rozetler, bayraklar üzerinden değil, ilke ve değerler üzerinden siyaset yapabilen bir anlayıştır. Bir insanın doğrusu, partisine göre değişmemelidir. Bugün "kahraman" dediğini yarın "hain" yapan siyaset anlayışı, en büyük ihaneti Türkiye'ye yapmaktadır.

Gerçek demokrasi, eleştirebilmek kadar takdir edebilmeyi de bilmekten geçer. Ama biz, bu körleşmiş "bizden misin, değil misin" anlayışından kurtulamadığımız sürece, sadece siyaset değil, toplumun vicdanı da çürümeye devam edecektir.

Yazarın Tüm Yazıları

title