Hükümetin Yanlışları ve Basının Önemi: Demokrasiye Tehditler ve Çözüm Önerileri
Okan Geçgel
Son yerel seçimlerde, ekonomik krizler, mülteci sorunu ve emeklilerin artan tepkileri gibi birçok önemli faktör nedeniyle vatandaşlar hükümete net bir şekilde sarı kart göstermiştir. Seçim sonuçları, birçok belediyenin el değiştirdiğini, büyükşehirlerin çoğunun CHP'li isimlere geçtiğini ve birçok önemli ilin de CHP'nin kontrolüne girdiğini göstermiştir. Özellikle sağ seçmenin yoğun olduğu Adıyaman ve Afyonkarahisar gibi illerde CHP'li isimlerin kazanması, mevcut yönetimden memnuniyetsizliği ve değişim arzusunu net bir şekilde ortaya koymuştur.
Ancak, gözlemlerim ve yaptığım ikili görüşmeler, hem AK Parti yönetiminde hem de genel olarak hükümette vatandaşların verdiği mesajın doğru bir şekilde okunmadığını ve bu mesajların dikkate alınmadığını gösteriyor. Hükümet, yapılanların doğru olduğu ve mevcut yoldan şaşmayacakları mesajını vermekte, gereken önlemleri almak yerine aynı hataları tekrarlamakta ısrar etmektedir. Bu tutum, halkın gerçek sorunlarına duyarsız kalındığını ve çözüm üretme konusunda isteksizlik gösterildiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Basın, bir milletin ortak sesi ve demokrasinin temel taşlarından biridir. Basın, dördüncü kuvvet olarak toplumun bilgilendirilmesi, denetlenmesi ve kamuoyunun aydınlatılması görevlerini üstlenir. Bu bağlamda, basının özgürlüğü, demokratik toplumların sağlıklı işlemesi için hayati bir öneme sahiptir. Ancak, günümüzde basına yönelik baskılar, basının gücünü zayıflatma ve ekonomik olarak çökertme çabaları ciddi endişe verici bir durum arz etmektedir.
Son dönemde yayımlanan tasarruf tedbirleri genelgesi, adeta medyaya sansür uygulamakta ve basının tüm gelir kapılarını kapatmaktadır. Bu genelge kapsamında, belediyeler basına ilan veremeyecek ve gazete dergi abonelikleri yapılmayacaktır. Bu karar, Anadolu'daki birçok basın kuruluşunun kapısına kilit vurmasına neden olmuş ve Anadolu medyasını adeta idam sehpasına göndermiştir. Basının ekonomik olarak çökertilmesi ve sesinin kısıtlanması, demokrasimizin temellerini ciddi şekilde sarsmakta ve halkın haber alma özgürlüğünü tehdit etmektedir.
Seçim sonrası yaşanan bu yanlışların devam etmesi ve hatta bu yanlışların üzerine gidilmesi, sorunların daha da derinleşmesine ve halkın güveninin daha fazla sarsılmasına yol açmaktadır. Hükümete bu yanlışları dile getirirken, kaçınılmaz sonu hatırlatarak durumu açıkça ifade etmek istiyorum. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir; yerel seçimlerde yaşanan sorunlar, genel seçimlerde de benzer sonuçlar doğurabilir ve mevcut sorunların daha da büyümesine neden olabilir.
Vatandaşın beklentisi, halkın içinde, vatandaşa tepeden bakmayan ve gerçek sorunlara duyarlı isimlerle yola devam edilmesidir. Hükümetin, halkın taleplerini dikkate alarak, adil ve etkili adımlar atması, hem hükümetin hem de ülkenin yararına olacaktır. Aksi takdirde, yaşanan yanlışların sonuçları daha büyük krizlere yol açabilir ve vatandaşın hükümete olan güveni tamamen sarsılabilir. Demokratik değerlere ve basın özgürlüğüne saygı göstermek, toplumun tüm kesimlerinin adil bir şekilde temsil edilmesini sağlamak ve gerçek sorunlara yönelik etkili çözümler üretmek, sağlıklı bir yönetim anlayışının temel taşlarıdır.
Bu bağlamda, hükümetin atması gereken adımlar şunlardır:
1. Halkın Taleplerine Duyarlılık: Hükümetin, seçim sonuçlarını ve vatandaşların verdiği mesajları dikkate alarak, gerçek sorunlara yönelik somut ve etkili çözümler üretmesi gerekmektedir. Ekonomik krizler, mülteci sorunu ve emeklilerin yaşadığı sıkıntılar gibi acil konularda adımlar atılması şarttır.
2. Basın Özgürlüğü: Basının özgürlüğünü ve bağımsızlığını korumak, demokratik değerlere olan bağlılığın bir göstergesidir. Basına yönelik baskılardan derhal vazgeçilmesi ve medya kuruluşlarının ekonomik olarak desteklenmesi, halkın bilgiye erişimini sağlamada kritik bir adımdır.
3. Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik: Hükümetin, şeffaf bir yönetim anlayışını benimsemesi ve halkla açık bir şekilde iletişim kurması önemlidir. Hesap verebilirlik ilkesi doğrultusunda, yapılan hataların nedenleri ve bu hataların nasıl düzeltileceği konusunda net bilgiler verilmelidir.
4. Sosyal Adalet ve Eşitlik: Vergi adaleti ve sosyal eşitlik konularında reformlar yapılması, büyük şirketlerin vergi muafiyetleri gibi sorunların çözülmesi gerekmektedir. Sosyal adaletin sağlanması, halkın güveninin yeniden kazanılması için kritik öneme sahiptir.
Hükümetin bu adımları atması, toplumsal huzuru sağlamak ve demokrasiye olan bağlılığı güçlendirmek için elzemdir. Aksi takdirde, mevcut yanlışların ve sorunların daha büyük krizlere yol açması kaçınılmaz olacaktır. Bu süreçte, vatandaşların sesi duyulmalı ve halkın beklentilerine uygun bir yönetim anlayışı benimsenmelidir.
Kalın Sağlıcakla.