Kanında ihanet olan birine ne verirsen ver, ne öğretirsen öğret, ne kadar fedakârlık yaparsan yap, değişmez. Çünkü ihanet, sadece bir eylem değil, bir karakter meselesidir. Sadakatin, vefanın, dostluğun, kardeşliğin kıymetini bilmeyen birine, en saf kaynaklardan sunulan güveni içirsen bile fayda etmez. İstersen Sadakat Çeşmesi'ni götürüp tam kalbine soksan, yine de o ihanetin karanlık suyunu içmeye devam eder.
Biz millet olarak defalarca gördük. Dün aynı sofraya oturduğumuz, aynı davanın türküsünü söylediğimiz, aynı yolda yürüdüğümüz insanlar, fırsatını bulunca sırtımızdan hançerledi. Yıllarca birlikte yol yürüyen nice dost görünümlü hain, menfaatin rüzgârı tersine estiğinde maskesini düşürüp gerçek yüzünü gösterdi. İşte o anda anladık ki; hainin mayası bozuksa, senin iyi niyetin de, emeğin de, kardeşliğin de ona fayda etmiyor.
İhanetin tarihi çok eskidir. Hz. Yusuf'u kuyuya atan kardeşlerinden, Hz. Peygamber'e tuzak kuran münafıklardan bu yana değişmeyen bir hakikat vardır: Hain, daima çıkarını dostluğun önüne koyar. Bugün dost gibi görünür, yarın düşmanın kucağına koşar. Dün seninle ekmeğini paylaşır, bugün ekmeğini verdiğin sofrayı kirletir.
Bazen insanlar der ki, "Hain de olsa insandır, değişebilir." Hayır! Hainin karakteri değişmez. O, ihanetini bir kez değil, fırsat buldukça tekrar eder. Çünkü sadakat onun lügatinda yoktur. Ona güvenmek, akrebi bağrına basmaya benzer. Akrep nasıl ki tabiatı gereği sokar, hain de tabiatı gereği ihaneti seçer.
Bu yüzden dostum, unutma: Hainin dostluğu dostluk değildir, hainin tebessümü tebessüm değildir, hainin sözü söz değildir. Bir kez ihanet eden, fırsat bulduğunda yine ihanet edecektir. Onun için atalarımız boşuna "Hain, her devrin adamıdır" dememiştir.
Bugün ülkemizde, toplumumuzda, hatta en küçük çevrelerimizde bile bu gerçeği görüyoruz. Kimi koltuğu için, kimi makamı için, kimi menfaati için değerlerini satıyor. Kimisi milletine ihanet ediyor, kimisi dostuna, kimisi kardeşine… Ve ne yazık ki biz hâlâ şaşırıyoruz. Oysa şaşırmamamız lazım. Çünkü ihanet edenin kanında sadakat değil, menfaat dolaşır.
Son sözüm şudur: Ha hain, ha haindir. Ona ne verirsen ver, asla dost olamaz. Çünkü hainlik, bir kader değil; bir seçimdir. Ve o seçimi yapan, bir ömür boyu o lekeyi taşımaya mahkûmdur.
Kalın Sağlıcakla…
