Okan Geçgel

Gerçeklerle Yüzleşmeye Hazır mısınız?

09.07.2025 15:20
Haber Detay Image

Muhalif Zihniyetin Çelişkili Terör Algısına Dair Bir Hatırlatma

Türkiye'de siyaset artık sadece projeler, vizyonlar ya da hizmet üzerinden yürümüyor. Ne yazık ki, bazı siyasi çevreler için artık tek gerçek, iktidarı yıpratmak adına her türlü çelişkiyi göze almak olmuş durumda. Özellikle muhalif zihniyetin terörle mücadele konusundaki yaklaşımı, bu çarpık anlayışın en net göstergelerinden biri haline gelmiş durumda.

Son yıllarda sıkça bir isim üzerinden "umut" pompalandığını görüyoruz: Ekrem İmamoğlu. O kadar parlatılıyor, o kadar yüceltiliyor ki, kimse geçmişe dönüp "Bu adam kimlerle yol yürüdü?" diye sorma zahmetine bile girmiyor.

Ama biz hatırlatalım. Daha dün, "Kent Uzlaşısı" adı altında kimlerle masaya oturuldu? PKK'nın siyasi uzantısıyla açık açık pazarlık yapılmadı mı? Esenyurt gibi stratejik öneme sahip bir belediye, adeta teslim edilmedi mi? Kartal, Kadıköy, Şişli, Sancaktepe gibi ilçelerde belediye meclis üyelikleri kimlere peşkeş çekildi?

Seçimi kazanmak uğruna her şey mubah görüldü. Koltuk aşkı, devleti ve milleti ilgilendiren güvenlik hassasiyetlerinin önüne geçti. O zaman hiç ses çıkarmayanlar, bugün devletin terörle mücadele politikalarına karşı ahkâm kesmeye çalışıyor.

"Teröristle masaya oturuluyor" diye feryat eden bu çevreler, dönüp bir kere olsun kendi siyasi müttefiklerinin kimlerle yol yürüdüğüne bakma cesareti göstermiyor. Ne güzel bir dünya değil mi? Muhalefet yapınca adı "demokrasi", iktidar mücadele edince adı "baskı" oluyor. Bu nasıl bir vicdan, bu nasıl bir çifte standart?

Şimdilerde yeni bir söylem dolaşıma sokulmuş durumda: "PKK zaten bitti, asıl mesele PEJAK ve PYD."

Bu söylem, hem bilgiden hem de samimiyetten yoksundur.

Bir kere şunu net şekilde ortaya koyalım:

Evet, PEJAK İran'la ilişkili bir terör örgütüdür. PYD ise Suriye sahasında faaliyet gösteren, PKK'nın doğrudan uzantısı olan bir yapıdır. Bu örgütler elbette Türkiye'nin güvenlik perspektifinde yer alır. Ancak Türkiye'yi doğrudan hedef alan, şehirlerimizde bombalar patlatan, askerimize, polisimize, sivillerimize kurşun sıkan yapı PKK'dır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 40 yılı aşkın süredir PKK terörüne karşı amansız bir mücadele vermektedir. Binlerce şehidimiz, parçalanmış ailelerimiz, yıkılan köylerimiz, bölünmeye çalışılan coğrafyamız bu mücadelenin bedelidir. Ve hâlâ, bu örgütle mücadele sürmektedir.

Muhalefetin bazı temsilcileri ise sanki PKK yok olmuş gibi davranmakta, bu gerçeği görmezden gelerek toplumu yanıltmaya çalışmaktadır. Oysa gerçek ortadadır: Türkiye'nin öncelikli güvenlik meselesi PKK'dır. PYD ve PEJAK ise farklı devletlerin sınırları içinde faaliyet gösteren, ayrı ayrı ele alınması gereken yapılardır. Sapla samanı karıştırmak, ya cehaletten ya da art niyetten kaynaklanır.

Bugün Türk devleti, içeride PKK'yla mücadele ederken dışarıda PYD ve benzeri uzantılarla sınır ötesi güvenlik adımları atmaktadır. Hükümetin her adımını "terörle iş birliği" olarak yaftalamak, sadece siyasi öfke değil, aynı zamanda milli güvenlik açısından büyük bir sorumsuzluktur.

Unutmayalım, siyasi çıkarlar için yapılan kirli uzlaşılar günü kurtarır; ama milletin geleceğini karartır.

Muhalefetin bu çelişkili ve yanlı bakış açısı, terörle mücadeleyi sulandırmaktan başka bir işe yaramaz.

Gerçekler bazen rahatsız edicidir, ama kaçmakla ortadan kaybolmazlar.

Önce kendi destek verdiklerinizin kimlerle iş tuttuğuna bakın.

Devletin ve milletin bekası söz konusu olduğunda taraf net olmalıdır.

Çünkü bu mesele siyaset üstüdür.

Bu mesele bir milletin varlık mücadelesidir.

Yazarın Tüm Yazıları

title