Fahiş Fiyatçılara Karşı Devletin Tavrı Net Olmalı!

Okan Geçgel

Son yıllarda market raflarında gördüğümüz fiyat istikrarsızlığı ve artan etiket değişimleri artık sadece ekonomik bir mesele değil, ahlaki bir çöküşün de göstergesi haline gelmiştir. Tüketicinin alım gücünü hiçe sayan, fırsatçılığı bir ticaret yöntemi olarak benimseyen vicdansızların piyasaya hükmetmesine izin verilemez. Halkın temel ihtiyaçları üzerinden kazanç sağlamaya çalışan bu ahlaksızlara karşı devletin güçlü bir irade göstermesi şarttır.
Öyle ki, bir markette gördüğünüz fiyat ertesi gün değişebiliyor. Aynı ürünün farklı şubelerde dahi uçurumlar yaratan fiyat farklarına rastlamak mümkün. Peki bu düzensizliğin sebebi nedir? Gerçekten maliyet artışları mı, yoksa fırsatçılık mı? Evet, ekonomik dalgalanmalar olabilir, enflasyonun getirdiği bazı yükler olabilir. Ancak burada önemli olan, bu süreci bahane eden ahlaksızların piyasa dengelerini bozarak vatandaşı sömürmesidir.
Market sahipleri, bazı büyük tedarikçiler ve aracı firmalar, vatandaşın en temel hakkı olan adil fiyattan alışveriş yapma hakkını gasp etmektedir. Temel gıda maddeleri bile lüks hale gelirken, fırsatçılar servetlerine servet katmaktadır. İşin daha da vahim tarafı, uygulanan cezaların yetersiz olmasıdır.
Cezalar Caydırıcı Olmalı
Denetimler yapılıyor mu? Evet, ancak bu denetimlerin sonucunda verilen cezalar caydırıcılıktan çok uzak. Birkaç bin liralık cezalarla fahiş fiyat uygulayan marketlerin, stokçuluk yapanların, vatandaşı perişan edenlerin durdurulması mümkün değildir. Bu tür işletmeler, kesilen cezaları rahatlıkla karşılayabiliyor ve hiçbir şey olmamış gibi kaldıkları yerden devam edebiliyorlar.
Oysa devletin elinde daha güçlü yaptırım araçları var. Fahiş fiyat uygulayan marketler için yalnızca para cezası değil, ticaretten men edilme ve gerekirse kapatılma gibi önlemler de devreye girmelidir. Ticaretin ahlaki çerçevede yapılması esastır ve bunu hiçe sayanların sektörde barınmasına izin verilmemelidir.
Ticaretin Ahlakı Olmalı!
Unutmamak gerekir ki, ticaret yalnızca kâr elde etme sanatı değildir. Bir ülkenin ekonomik düzeni, o ülkede yaşayan insanların refahıyla doğrudan bağlantılıdır. Eğer vatandaş temel gıda, temizlik malzemesi, ilaç gibi ihtiyaçlarını almakta zorlanıyorsa, burada büyük bir problem var demektir. Ve bu problem yalnızca ekonomik göstergelerle açıklanamaz.
Vicdansız, ahlaksız, açgözlü fırsatçılar yüzünden toplumun büyük bir kesimi zor günler geçiriyor. "Serbest piyasa" adı altında savunulan bazı yaklaşımlar, ahlaki boyutu göz ardı ettiğinde, toplumun tüm dengeleri bozulur. Piyasada serbestlik olacaksa, bu serbestlik adil rekabet ve dürüstlük içinde yürütülmelidir.
Devlet Gücünü Göstermeli
Vatandaşın hakkını korumak devletin en temel görevlerinden biridir. Eğer piyasa kendi kendine düzenlenemiyorsa, eğer ahlaksız fırsatçılar her gün yeni bir zam furyası başlatıyorsa, devletin devreye girme zamanı gelmiş demektir.
Şayet belirli bir ürünün maliyeti gerçekten artmışsa, buna uygun bir fiyat düzenlemesi elbette kabul edilebilir. Ancak hiçbir maliyet artışı olmadan, tamamen keyfi zamlarla piyasaya yön verenlerin en ağır şekilde cezalandırılması gerekmektedir. Aksi halde vatandaşın ekonomik olarak daha da zora düşmesi kaçınılmazdır.
Özetle, artık denetimlerin göstermelik olmaktan çıkması, cezaların caydırıcı hale gelmesi ve fahiş fiyatlarla insanları sömüren işletmelerin kapatılması gerekmektedir. Bu mücadele yalnızca bir ekonomik politika meselesi değil, toplumsal adaletin ve ahlaki düzenin korunması için de hayati önem taşımaktadır.
Fahiş fiyatçılar için artık tolerans gösterme vakti geçmiştir. Devletin gücünü göstermesi ve vatandaşın yanında olduğunu ispat etmesi gerekmektedir.
Kalın Sağlıcakla.