Okan Geçgel

Açlığın Silaha Dönüştüğü Yer: Gazze’de Sessiz Soykırım ve Katil Netanyahu’nun Kanlı Mirası

28.07.2025 14:42
Haber Detay Image

Gazze, yalnızca bombalanmıyor. Gazze, her gün, her saat, her saniye yavaş yavaş öldürülüyor. Bu bir savaş değil. Bu, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçecek, sistematik bir soykırımdır. Ve bu soykırımın mimarı, eli kanlı, vicdanı kurumuş, insanlıkla tüm bağlarını koparmış bir isim: Katil Netanyahu.

İsrail'in başında duran bu kan emici adam, "güvenlik" yalanına sarılarak bütün bir halkı yok etmenin planlayıcısıdır. Ancak mesele artık bir liderin sapkınlıkları ya da bir ordunun acımasızlığıyla sınırlı değil. Bugün karşımızda, çocukları açlıktan öldürmeyi strateji haline getirmiş bir devlet anlayışı, bir ölüm ideolojisi duruyor. Ve dünya, bu canavarlığa gözlerini kapamış durumda.

Gazze'de çocuklar sadece bombalarla değil, açlıkla ölüyor. Evet, açlıkla! İsrail, yardım konvoylarını engelliyor, gıda tedarik yollarını kapatıyor, su kaynaklarını hedef alıyor. Ve bunu bilinçli bir şekilde yapıyor. Çünkü Netanyahu'nun zihninde Filistinli bir çocuğun yaşamı sıfır değerindedir. Çünkü onun dünyasında insanlık, sadece Yahudi kimliğine sahip olanlar için geçerlidir. Diğer herkes, yok edilmesi meşru "ötekiler"dir. İşte bu zihniyet, Hitler'in kirli aklıyla aynı kaynaktan beslenmektedir.

Bir zamanlar "soykırım" kelimesini dünyaya duyuran bir halkın, şimdi soykırım uygulaması, tarihin en büyük ironilerinden biridir. Ama bu ironi değil, bir trajedidir. Netanyahu'nun liderliğindeki İsrail devleti artık bir apartheid rejimi değil; açık bir şekilde, uluslararası hukuku hiçe sayan terör devleti haline gelmiştir. Ve onun ordusu ise modern çağın en organize cellatlarıdır: Silahsız halkın üzerine fosfor bombaları yağdıran, ambulansları vuran, okul ve hastaneleri hedef alan, yardım çalışanlarını bile gözünü kırpmadan katleden bir ölüm makinesi…

Netanyahu'nun başında olduğu bu devlet, sadece Gazzelilere değil, tüm insanlığa meydan okuyor. Çünkü bu sessiz ölümleri, bu yavaş yavaş yapılan infazları izlemek demek, insanlık onurunu toprağa gömmek demektir.

Peki, dünya ne yapıyor?

ABD ve Batı, bu vahşeti ya destekliyor ya da üç maymunu oynuyor. İnsan hakları havariliğine soyunan ülkeler, Netanyahu'ya silah gönderiyor, siyasi kalkan oluyor, medya gücüyle algı yaratıyor. Çünkü işlerine gelmiyor bir Filistinli çocuğun yaşaması, bir annenin evladına kavuşması, bir halkın onuruyla yaşaması…

O halde bize düşen nedir?

Bize düşen, susmamaktır. Bize düşen, bu vahşetin karşısında kalemimizi silaha çevirmektir. Bize düşen, mazlumların sesi olmaktır. Çünkü eğer biz de susarsak, bu katliam sadece Gazze'de kalmaz. Bugün Gazze, yarın başka bir şehir… Adım adım büyüyen bir cehennem…

Netanyahu ve vampir ordusu bir gün yargılanacak. Tarih önünde, insanlık önünde, adalet önünde… Ama o gün gelene kadar biz susmayacağız. Çünkü biliyoruz: Gazze düşerse, insanlık kaybeder. Ama biz direnirsek, bir çocuk daha hayatta kalabilir.

Gazzelilerin ekmeğini kesenler, dualarını susturamayacaklar.

Katil Netanyahu, senin karanlığın bir gün sönecek. Ama Gazze'nin direnişi, insanlığın utançla değil, onurla hatırlayacağı bir destan olarak kalacak.

Kalın Sağlıcakla.

Yazarın Tüm Yazıları

title