Bir Kere Bulaşınca Bu İşlere Çıkmak Öyle Kolay Değil -2
Neslihan Çınar
Yeni başlayanlar için kısa bir özet geçeyim, bir önceki yazıyı okuyun lütfen?
Neyse efendim yapılan kısa süreli ofis ziyaretinden sonra ben biraz panikle ama heyecanla sarıldım dernek sosyal medyasına. Hatasız mıydım? Asla ama çok hevesliydim. Bir süre sonra "gerçekten ofis hayatı bana göre değil" deyip ayrıldım ajanstan ama Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği ile birlikte. Başlarda sadece sosyal medya için içerik üretmekti işim ama insan girince bir kez iyilikle donatılmış bir derneğin içine öyle ben sadece bu işi yaparım diyemiyor. Acaba başka daha neler yapılabilir diye başlıyorsun düşünmeye. İçerik üretmek ve peşinden takip etmek, gelen yorumlara, sorulara cevap vermekle başladı işim. Burada yine bir es vermek istiyorum. Hakikaten çok az şeyi kıskanırım ben hayatımda. Bir arkadaşım bir şeyi başarmışsa "helal olsundur". İyi bir iş yapıyorsa "tebrik ederimdir". Hani böyle söyleyince çok inanılmaz gibi gelebilir ama model bu. Arkadaş ben dernek sosyal medyasını yapıyorum, dernek bünyesindeki insanlardan gelen farklı projeleri duyuruyoruz doğal olarak ya da farklı derneklerin projelerini görüyorum, ben bildiğin bayağı kıskanıyorum, "bak ya ne düşünmüşler" filan diye. Bunun tam karşılığı kıskanmak değil aslında imrenmek ama ben niye düşünemedim, benim neden aklıma gelmedi kısmının adını koyamadım henüz. Ama tabii bünye gördükçe aklı da öyle çalışmaya başlıyor. Kısa sürede şunu da yapalım mı, bu da olur mu diye sürekli sorduğum minik proje fikirleri dönmeye başladı bende. Tüm bu debelenme içinde heyecanımızı destekleyen, olabilir ya da olamazı hızla nedenleri ile bana sabırla anlatan Arzu Karataş'ı bu şekilde bir süre bıktırdığıma eminim:) Sonra tüm dünyanın davetsiz misafiri Covid patladı. Değişimler böyle de bitmedi. Tam en hararetli olduğu zamanlarda pandeminin İstanbul'a geri döndüm. Bu da bambaşka bir konu onu da sonra belki anlatırım.
Pandemi sadece kendi virüsü ile zarar vermedi. Birçok kontrol hastasının tedavileri gecikti, ameliyatlar ertelendi, hastaneler covid tanısı almış hastalarla dolup taşarken, kanser tedavisi nedeniyle zaten bağışıklık sistemi son derece hassas olan on binlerce insan ya tedavilerine devam edemediler ya da kontrollerini aksattılar. Bizim tarafımızda ise evlere kapanmak zorunda kalan kanser hastası kadınlara daha fazla canlı yayınlarla hem bilgi vermek hem de onkoloji uzmanlarının anlatımları ile anksiyeteleri tavan yapan kadınları sakinleştirmek günleri başladı. Evvelki yerel Tv maceralarım sayesinde üstlendim bu görevi. Hem hakimim de artık konulara tamam dedim yapalım. O günlerden birinde onkolojik beslenme uzmanı sevgili Dilşat Baş konuğum oldu canlı yayınıma ve sohbet sırasında onun "zaman zaman derneklerle özellikle onkolojik beslenme konusunda çalışmalar yapıyorum çünkü bu konu kanser tanısı alan herkes için bir muamma, büyük hatalar yapılıyor" cümlesi ile benim aklıma bir proje düştü. Geçmiş gün yalan olmasın birkaç gün sonrasında aklıma gelen fikri üşenmeden dernek başkanı Arzu Karataş'ın ofisine giderek paylaştım. "Yapalım" dedi ve iki telefon açtı. Biz onun açtığı o iki telefondan ve asistanına verdiği direktiften sonra henüz adı konmamış bir projeye başladık. "Kanserle mücadele eden kadınlara on-line terapi ve beslenme desteği neden vermiyoruz" diye sormuştum başkana o da "evet neden vermiyoruz" deyip açmıştı telefonları.
Ve biz hızla başladık duyurulara. Başkan'ın açtığı o telefonlarla gelen ilk gönüllülerimiz Uzman Klinik Psikoloğum Seren Öztoprak ve Beslenme Uzmanım Diyetisyen Duygu Bulut oldu. Seren hocamız ikiz bebekleri ile bize veda etse de Duygu Bulut halen projenin içinde gönüllü olarak devam ediyor. İlk duyurumuz 12 Mayıs 2020 yılında dernek sosyal medya hesaplarımız üzerinden verildi. Adı henüz konmamış proje hayata geçtikten kısa bir süre sonra isim anneliğini de dernek üyelerimizden sevgili Seral Çelik üstlendi ve bir baktım Pİnkline olmuş projenin adı ve pek de bir yakışmış. Sonra terapide Eyşan Türker onu sayesinde Ece Ezer derken beslenme başlığına Dyt. Dilan Eker'dekatıldı.
Başvuruların aktığı bir süreçte 2 klinik psikolog ve 2 beslenme uzmanı ile onlarca kadına yetişmeye çalıştık. Muhakkak hatalarımız, atladıklarımız bazen geç kaldıklarımız oldu ama daha fazlasıyla ulaştıklarımız destek verdiklerimiz var bu bize iyi geliyor.
Bu süreçte herkes gibi ben de hayatımı evden idama ettirdiğim için sorunsuz yürüdü her şey. Ve nihayet pandemi bittiğinde yeniden daha da zorlukla başlayan "yeni normal" çerçevesindeki çalışma hayatımla birlikte tepetaklak olduğumda, yine başkanın yönlendirmesi ile sosyal medyaya gelen tüm sorulara yanıt veren, listeleri tutan isimlerin atlanmamasını sağlayan dernek üyelerinden Ayşem Ceylan Baykara yetişti imdadıma. Benim dağınık aklım ve rüzgar sever ruhuma düzen oldu. Yine de yetmedik. Bir süre sonra bu işi ya tam manasıyla yapmak ya da bırakmak arasındaki ciddi ayrıma geldim.
Bize ulaşan aşağı yukarı her kadınla ilk irtibatı kuran oluyorum. Dinleyen, tanılarını bilen, tedavi süreçlerinden haberdar olan ve biz artık "yol arkadaşıyız" diyen ilk ben oluyorum. Sonra hocalara dağılıyor hepsi, beslenme veya terapi bazen her ikisi birden. Yaptığım organizasyon işinin arasında bir kadının bana ulaşmasını ertelemek ya da geç saatlere kadar süren işler yüzünden sabah geç dönüşlerle cevap vermek rahatsız etmeye başladı ruhumu.
Dernek için çalışmanın en kötü tarafı "acaba aldığım para bana yeter mi demek yerine, bu para ile yapılabilecek bir şeye engel mi oluyorum" sorusu oldu benim hayatımda. Sonra anladım ki bu soruyu soruyorsam ben fazla düşünmenin de alemi yok. "Olduğu kadardır olmadığı kaderdi." deyip yeni baştan bir düzen kurdum. Bir de şanslı kadınımdır, yine su aktı yolunu buldu ve düzenimi oturttum. Bir süredir benim asli işim Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği bünyesinde sosyal medya içeriklerini üretmek ve derneğe ulaşan yardım isteyen kadınlarla konuşarak onları yönlendirmek. Atlamayayım tüm sosyal medya içeriklerini üretmek hayal etmek başka onları görsele dökmek başka. Bu konuda da şanslıyım Ela Pera gibi şahane bir grafikerle çalışmanın rahatlığını yaşıyorum. Evimden çalışıyorum, telefonum durmaz, sürekli Whatsapp üzerinden mesajlaşırım. Arada bu işin dışında metin yazarlığı işleri gelir, bir yazılı proje işi gelir Allah bin bereket versin der onları da yaparım ama hiç biri bu işin önüne geçmeyecekse bereket verebilirler bana.
Ha diğer yandan her gün dinlediğim hikayeler ve yüzlerinde bir tebessüm oluşturabildiğimi umduğum kadınlar için Pinkline bünyesinde bugün 22 uzman klinik psikolog bize gönüllü olarak destek veriyor ve kanser tanısı alan kadınlara online ücretsiz terapi desteği sağlıyorlar. Başka projeler var aklımda, aklımızda hepsini hayata geçirmeye umarım bizim ömrümüz vefa eder ama etmezse biliyorum, birileri aynı yollardan geçip bir dernek vasıtası ile insana değmenin huzurunu ve mutluluğunu yaşadıkça birbirimize destek olmak asla bitmeyecek. Bu yazıya sığmayan onlarca kadın var dernek bünyesinde deli gibi uğraşan, daha fazla farkındalık yaratmak için çalışan ve binlerce insan var dernek olarak tüm bunları yapmamıza bize destek veren. Her birini tek tek yazamam ama değdiğim kadınların bana söylediği güzel bir cümleyi hepsine yürekten söyleyebilirim, "Allah sizden, hepinizden razı olsun, iyi ki varsınız"
Uzattım farkındayım ama en başında söylemiştim bu benim dernek hikayem ve inanın yazdığım yüzde biri bile değil. Bu arada eğer tanıdığınız Uzman Klinik Psikolog varsa Kadın Kanserleri Derneği'ne gönüllü olmak isterler mi sorun, bize sosyal medya hesaplarımızdan bize ulaşsınlar gerisi bende merak etmeyin?