Mülâkat
Mustafa Şahin Bülbül
"İmkânsız, isteksiz insanların bahanesidir" (John Keats)
Eğitim dünyası bu aralar öğretmen alımında bir aşama olan "mülakat (sözlü sınav)" üzerinde derin bir tartışma halinde. Öğretmen adayları, kendilerine haksızlık yapılacağını düşünüyor ve endişeli. Seçim öncesi sadece alınan puanı yuvarlama amacıyla kullanılan mülakat ile ilgili Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından belirtilen "mülakatın kaldırılacağı" seçim vaadinin, seçim sonrası görevine başlayan Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin tarafından "mülakatın etkisi %50'ye çıkarılacak" ifadesi ile uyuşmadığını düşünenler sosyal medyadan tepkilerini yoğun biçimde belirtiyorlar.
Bir öğretmenin genel kültür, genel yetenek, eğitim bilimleri ve ÖABT gibi alanlarda ve üç ayrı oturumda toplam 275 soru için 350 dakika ter dökülerek alacağı puanın etkisi ile 45 dakika yapılacak sözlü sınavın sonunda alacağı puanın etkisinin aynı olması, öğretmen atamalarını ve öğretmen yetiştirme sistemini yeniden gündeme getirdi.
Ben, bir eğitimci olarak, değil sözlü sınavların, KPSS'nin dahi yeterince nitelikli öğretmeni ayırt edebildiğini düşünmüyorum. Daha az sayıda daha nitelikli öğretmen yetiştirmek için daha çok emek ve zaman harcamalıyız. Mezun olabilmek, atamak için yeterli olmalı. Bu adaletli başlangıç için ise öğretmen olma hakkına sahip her vatandaş öncelikle atanmalıdır. Atanamayan polis olmadığı gibi ataması yapılmamış öğretmen veya sağlık personeli de olmamalıdır. Aslında her hamle, bir diğer hamleye bağlı. Herkesin bir çözüm önerisi var ama önemli olan çözüm önerilerinin gerçekçi ve uzlaşı ile oluşturulmasıdır.
Mülakat sınavının nasıl yapılacağı ile ilgili açıklamaları izledim ve okudum. Değerlendirme komisyonlarına öğretmenlerin de dâhil edilecek olması olumlu bir yaklaşım ancak eğitimin diğer bileşenlerinden öğrenci ve veliler unutulmuş. Öğrenci derken tek tip öğrenci de yok. Çalışkanı, tembeli, zekisi ve dezavantajlısı gibi en genel haliyle ona yakın demografik gruptan birer temsilci de orada olmalıdır. Aynı şekilde velileri de hesaba katacak olursak değerlendirme toplantısını stadyumlarda yapmamız gerekir. Bir akademisyen ve bir öğretmen ile mülakat yapmak ne kadar amacına uygun değilse, geniş katılımlı bir değerlendirme jürisi hazırlamakta o derece mümkün değildir. Kısacası, kısa vadede tutarlı, geçerli ve nitelikli bir mülakat yapmak mümkün görünmüyor. Nitelikli ve tarafsız bir mülakat yapmak mümkünse zaten KPSS'ye gerek yok.
Ben, tepkilerin giderek artacağını ve sonunda yerel seçimler olmadan (belki daha erken) mülakatın kaldırılacağını düşünüyorum. Türk Eğitim Sistemi sürekli sorun veriyor ve çözüm parça değişimiyle çözülebilecek gibi de görünmüyor. Bütüncül, bilimsel ve uzlaşmacı bir bakışla sorunlara yaklaşmak gerekiyor. Böyle bir eğitim yönetiminin imkânsız olduğunu düşünmüyorum.