Haberler

Kalabalık Şehirlerin Derin Sessizliği; Yalnızlık

Mustafa Şahin Bülbül

Mustafa Şahin Bülbül

25.09.2023 01:09

"Yalnız olmak, yanlış bir kalpte olmaktan iyidir." (Bukowski)

Yüksek binaların arasında kaybolmuş bir çiçek gibiydi insanlar. Her biri kendi yönüne savrulmuş, yalnızlıklarının içinde kaybolmuştu. Sokaklar kalabalıktı, adımlar hızlıydı, fakat içlerindeki yorgunlukları, içlerindeki sessiz çığlıkları kimse duymuyordu.

Bir an için durup etrafa baksa, gözlerine çarpan yüzlerce insan arasında kaybolduğunu hissediyordu. Gözlerinin içindeki hüzün, dudaklarındaki tebessüme karışıyordu. Fark edilmeden, sessizce yaşamını sürdürüyordu bu büyük şehirde.

Her köşe başında farklı hayatlar gizliydi. Kimisi umutla doluydu, kimisi ise hayal kırıklığına gömülmüş. Ama hepsi de aynı şehirde, aynı sokaklarda yürüyüp gidiyordu. Birbirlerine yabancıydılar, ama aynı zamanda birbirlerine çok benzeyen yalnız ruhlardı.

Bir gün, ansızın fark etti ki yalnız değildi. Etrafında dolaşan binlerce insan arasında bir parçaydı sadece. Her biri kendi dünyasında, kendi hikâyesinde kaybolmuştu. Ama bu onu üzmedi, aksine sevindirdi. Çünkü yalnızlık, bir aidiyet duygusunun başlangıcıydı aslında.

Şehirdeki bu kalabalığın içinde, kendini ifade etme özgürlüğü buldu. Her bir yabancı, onun için yeni bir hikâye anlatıyordu. Her bir geçiş, yeni bir başlangıçtı. Artık yalnız değildi, çünkü her adımda birlikteydi bu şehirle, bu insanlarla.

Bu yalnızlık, ona özgürlüğün, farklılıkların ve benzersizliğin değerini öğretmişti. Artık her yalnız an, kendiyle baş başa kaldığı değil, kendiyle buluştuğu an olmuştu. Şehir, onun için bir ev olmuştu ve her sokak, her köşe onunla konuşuyordu.

Yalnızlık, aslında bir armağandı. Kendini keşfetme fırsatıydı. Bu şehirdeki herkes, kendi benzersizliğini taşıyordu ve bu, birlikte olmanın en güzel yolu oldu. Şimdi, bu kalabalıkların arasında yürürken yalnızlık değil, birlikte olmanın gücünü hissediyordu.

Sonunda, şehrin sessizliği ona en güzel melodiyi öğretti. Kendi içindeki huzurun, kendi yalnızlığından doğan bir hazine olduğunu fark etti. Şimdi, her adımında, her nefesinde bu şehrin ruhunu hissediyor, yalnız değil, birlikte olduğunu biliyordu. Ve bu, gerçek bir ev sahibi olmanın, gerçek bir aileye sahip olmanın tadıydı.

title