Soğuk savaş: Veri
Muhammet Zeki Kılıç
İkinci dünya savaşı sonrasında başlayan ve 90'lı yılların başına kadar süren yeni dünya da batı ve doğu bloklarının başını çektiği ideoloji düşüncelerinden dolayı dünya soğuk savaş adını verdiğimiz bir yarışın içerisine girmiş oldu.
Bu yarışın en büyük kazanımlarından birisi de şüphesiz teknoloji olmuştur. Çünkü bu dönem de endüstri 3.0'ın hayatımıza kattığı bilgisayar teknolojisi ile yeni üretim tekniklerinin önü açılmış, robotlar hayatımıza girmiş ve Dünya internet teknolojisini öğrenmeye başlamıştır.
Soğuk savaş her ne kadar 90'lı yıllarda bitti desek de doğu ve batının teknoloji savaşı devam etmektedir. 2011 yılında Almanya endüstri 4.0 kavramını dünyaya duyurmasından tam 6 sene sonra Japonya endüstri 5.0 kavramı ile karşımıza çıkmıştır. Her iki kavramın ortak noktalarından baktığımız da büyük veri, nesnelerin interneti ve bulut teknolojisini sıklıkla kullanıldığını görmektedir. Bu kavramları günlük yaşamımızın her anında aslında bizler kullanmaktayız.
Günlük yaşamımız da kullandığımız her şeyin akıllı teknoloji ile donatılmaya başladığından beri aslında güvende değiliz çünkü örneğin internetten yemek siparişi verdiğimiz de veya basit bir sosyal medya storyde bile verilerimiz bir yerler de tutulmaktadır. En basit bir veri de bile bizler kendi iç dünyamızı, hiç tanımadığımız kişilere açmış bulunmaktayız.
Gelecekte petrol savaşlarından bile daha tehlikeli olacağını düşündüğüm bu savaşın adı veri savaşlarıdır. Bu savaşın baş aktörleri doğu ve batı bloklarının başını çektiği Çin ve ABD arasında olacaktır. 2000 yıllar da Facebook daha sonra Instagram, YouTube, WhatsApp ve Netflix gibi günlük hayatımızda saatlerce vakit geçirdiğimiz uygulamaların yanına Çin'in veri savaşındaki en büyük savaş makinelerinden birisi olan TİkTok da milyonlarca kullanıcı ile bu meydan savaşında bende varım demektedir. Bu savaşı sosyal medya uygulamalarıyla sınırlandırmak hata olacaktır. Örneğin kolumuzdaki akıllı saatlerin içerisinde sağlımıza dair tüm veriler tutulmaktadır. Bu veriler neticesinde sigorta şirketleri poliçelerini kişinin sağlık durumuna ve bulutta tutulan diğer bilgilerine göre düzenlemektedir.
Hakkımızda bulutta tutulan binlerce veri aslında bizim karar verme süreçlerimizi etkilemek için tekrardan karşımıza çıkmaktadır. Karar verme noktasında sadece alışveriş olarak bakmamız tamamen hata olacaktır. 2016 ABD başkanlık seçimlerinde Cambridge Analytica adlı bir veri şirketi insanların oy verme kararlarını sosyal medyada değiştirmek için nasıl çalışmalar yaptıklarını anlatan bir dizi belgeli açıklamalarda bulunmak zorunda kalmıştır.
Yakın bir dönemde bu savaş daha da sert bir hal almaya başlayacaktır. Burada mağdur olan yine biz kullanıcılar olacağız. Çünkü her geçen gün daha çok akıllı cihaza bağlanarak farklı veriler veriyoruz.