Terör devletinin siber tehditleri
Muhammed Furkan Güneş
Dünyanın başına musallat olmuş böylesi bir bela daha olmadı, olmayacak sanırım.
7 Ekim'den bu güne İsrail terör devletinin Filistin'e yönelik soykırımında, insafsızca düzenlediği saldırılarda, 16 bin 715'i çocuk, 11 bin 308'i kadın olmak üzere, 41 bin 182 Filistinli öldü, 95 bin 280 kişi yaralandı.
Tüm dünya halkları topyekûn İsrail'e karşı ayaklanıp; devlet ve hükümetlerini tepki göstermeye ve İsrail'e karşı durmaya zorlasa da, arkasına Amerika gibi bir gücü alan İsrail, umursamaz bir tavırla vahşetinin, katliamının sınırlarını genişletmekten geri durmuyor.
Katliam ve vahşetinin sınırlarını genişleten İsrail, dünya genelinde tüm insanlığı korkuya gömerek susturmayı ve sindirmeyi planlıyor.
Son iki gündür İsrail'in Lübnan'a dönük saldırılarıyla, insanlığı öyle bir korku iklimine soktu ki kimse güvende olduğunu düşünmüyor artık.
İnsanlar ellerindeki, ceplerindeki, araçlarındaki ve evlerindeki cihazlardan korkar oldu. İki günde iki saldırıyla hepimiz, terimizle kazandığımız paralarla satın aldığımız, cihazların her birinin birer bombaya nasıl dönüşebileceğini ve bizi bir anda birinin düğmeye basmasıyla, öldürebileceğini gördük.
İsrail'in Lübnan'a dönük siber saldırılarından önce, birileri çıkıp bunu anlatsa, eminim birçoğumuz uyduruk bir komplo teorisi deyip dalga geçerdik.
Öyle değilmiş. Gelinen noktada teknolojinin, bize sundu sandığımız imkânların karşılığında, hayatımızı sonlandırma olanağını birilerinin eline vereceğini düşünebilir miydiniz?
Üstümüzde ve de yaşam alanlarımızın her birinde taşıdığımız, kullandığımız cihazlarla hayatımızı bir mayın tarlasına dönüştürdüğümüzü hiç düşünür müydünüz?
Cebimizde taşıdığımız, kolumuza taktığımız, gözlüğümüzden, bilgisayarımıza, arabamıza, evimize kadar onlarca akıllı cihazla hayatımızın fişini birilerinin eline teslim etmişiz de haberimiz yokmuş.
İsrail'in ilk gün Lübnan'daki çağrı cihazlarından binlercesini uzaktan patlatması ardından aynı şeyi telsizlerle de yapması, telefonlara da çok kolay uygulanabilecek bir saldırı tipini akla getiriyor. Ve bundan korkulması gayet mantıklıdır.
Çağrı cihazlarının, yaşı yetenlerdenseniz, 90'lardan kalma bir teknoloji olduğunu bilirsiniz. Peki, nasıl oldu da yarım saat içinde, belli bir bölgedeki 3 bine yakın çağrı cihazı patlatılabildi?
Daha önce bataryasına paylayıcı yerleştirilmiş cihazlardı, diyen de var yazılım güncellemesiyle cihazın aşırı ısınmasıyla patlatıldı diyen de.
Hangi senaryoya inanırsanız inanın, hangisi gerçek olursa olsun, maalesef hiç biri insanı endişeden kurtarmıyor.
Çağrı cihazı ya da telsiz gibi yıllar öncesinin teknolojisiyle yapılabilen bir saldırı bugünün akıllı cihazlarıyla hayli hayli daha büyük ölçekte ve kolaylıkla yapılabilir deniyor.
Belki bu saldırılardan sonra insanlar, artık İsrail'i kınamaktan, Filistin yanlısı paylaşımlardan korkar olacak. Cihazların akılsızlarını tercih edecek belki. Belki birileri telefonla arasına biraz mesafe koyacak.
Ve İsrail terör devletinin katilleri, pişkin pişkin, savaşta yeni bir aşamanın başladığını duyuracak.