Ortadoğu ateş çemberine dönmüş. Artık nasıl tarif edip tanımlayacağımızı bilemediğimiz, vahşet ve katliamları, savaş ahlaksızlığıyla her gün çıtayı daha yukarı yükselten bir terör devleti İsrail. Filistin, İran, Lübnan saldırıları ve diğer ülkelere tehditleriyle ne yapabileceğini değil ne yapmayacağına dair soruya, cevap veremediğimiz bir Netenyahu yönetimi, bütün şımarıklık ve vahşetine destek çıkıp arkasında duran ABD ve Trump yönetimi.
Savaş çemberi gittikçe genişliyor ve her gün yeni ülkeler dâhil oluyorken, insanlar evinden barkından olup ölüyorken, fark etmişsinizdir, artık canlı yayında fırlatılan bomba ve füzeler, yıkılan şehirler insanların çığlık ve feryatları hızla gündemden düştü.
Ne acıdır ki yaşanan vahşetin boyutu artık toplumun dikkatini çekmiyor, merakını uyandırmıyor. Doğrudan ilgilendirmiyorsa da dolaylı olarak insanlar, yaşananların ceplerine nasıl yansıdığı yaşananlarla, ne kadar yoksullaşıp zenginleştikleriyle ilgileniyorlar.
İsrail'in füzeleri, Trump'ın parmağı, İran'ın droneları, altın fiyatlarını ne kadar etkiliyor? En birincil temel soru bu. Altın ya da dövize borç yapanı darlayan, yastık altında saklayanı ferahlayan bir süreci takip eder olduk.
Bir inip bir çıkan altın fiyatları, inip düşen füzelerden daha çok takip edilir oldu. Sizce de acı değil mi?
Her şey o kadar olağan ve sıradanlaştı ki empatiyi azalttıkça azalttık, vicdan ve merhameti sağalttıkça sağalttık ki artık, ne atan bir kalbimiz kaldı ne de o kalbi besleyecek bir ahlakımız.
Elimizde üç beş gram altın, yoksullaştığımızın korkuları ya da zenginleştiğimizin saf aptallığıyla bekler olduk.
İran Hürmüz boğazını kapatacak, akaryakıt fiyatları artacak ona mı yatırım yapsak? Trump da savaşa dâhil oldu. Döviz daha da çıkar. Dövize mi yönelsek? Emlak piyasaları nasıl etkilenir acaba?
Bu savaş bizi de kapsar mı ya da bize de bir ucundan değer mi değmez mi? Kimi yorumcuların yüreğimizi ağzımıza getiren açıklamaları bile cebimizin hesabından alıkoymuyor bizi.
Kimileri yaratacakları gerilim ve korkuyu hesaba katmaksızın politik çıkarlarını hesaplıyor hangi politik söylemin oylarını ne kadar arttıracağını düşünürken ötekiler de çok bilinmeyenli bu savaş denkleminin, neresinde ve nasıl yer alacaklarına hala karar verebilmiş değil.
Ne iktidar ne muhalefet, sanmıyorum ki uzunu geçtim, orta vadeli bir strateji planı var. Günübirlik söylem ve çıkışlarla hala ne yapacaklarını bilmiyorlar.
Dört yanımız savaş bizim derdimiz ise oy ve aş.