Yarım asırdır canımızı, malımızı, umudumuzu, huzurumuzu tüketen büyük bir belaya son vermeye hazırlanıyoruz.
Artık sözde değil özde ifadeler ve adımlarla bütün bir ülkeye kan kusturan terör belasından kurtuluyor, birbirimizi duymaya, anlamaya ve gerçek anlamda beraber yaşamaya başlıyoruz.
On yıllardır varmaya çalıştığımız yere, birileri süreci kendi kirli çıkarlarına alet etmek adına provoke etmez ise ki inşallah etmez, varmak için çok az kaldı.
Belirlenen o güzel hedefe, barışa ve o güzel bir gelecek umuduna bu kadar yaklaştığımızı görmek herkes gibi beni de heyecanlandırıyor.
Ve bunun tek başına değil, beraberinde birçok güzelliğe gebe olduğuna inanıyorum.
Gerek İmralı'dan verilen mesajlar, gerekse de DEM Partinin, 12 askerin acı kaybına dair yerinde açıklamaları sürecin ne denli dikkatle yürütüldüğüne ilişkin ciddi bir göstergedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin Kızılcahamam'da 11-12-13 Temmuz tarihlerinde, Bakanı, Milletvekili ve parti yöneticileriyle düzenlenecek kampta, bu ülkenin kaderini değiştirecek adımlara ilişkin tarihi bir konuşma yapması bekleniyor.
Bu konuşmaya ilişkin, Terörsüz Türkiye süreci, yeni anayasa çalışmaları ve yerel yönetimlerle ilgili yeni düzenlemelerin, ele alınması bekleniyor.
Tarafların hepsi metanet ve sükûnetle sırtlandıkları o güzel yükü, layıkıyla yerine teslim etmek için pür dikkat beklerken, barışın bu topraklara iyi geleceğini, yeni bir Türkiye inşa edeceğini, eskimiş ama sönmemiş yaralarımızdan ve ezberlerimizden bizi arındıracağına olan inancıma tutunuyor ve merakla Cumartesi günü yapılacak konuşmayı bekliyorum.
Bu halk, bu barışın altında her kimin imzası varsa, minnetle anacaktır. Ve her kim ki eski, köhnemiş, kokuşmuş ezberleriyle bu barışa karşı duruyor, barışı baltalayıp savaş çığırtkanlığı yapıyorsa, onu da siyasetin en karanlık kuytularına gömecektir.
Artık anneler, çocuklarını eli böğründe beklemeyecek. Acı haberini almayacak. Evladının toprağına kapanıp ağlamayacak.
Anneler evlatlarına, Türkiye barışına kavuşacak.
