Çözüm Süreci: Fay hatları kırılıyor
Muhammed Furkan Güneş
Bu coğrafyada ne zaman barış dile gelse, masaya konsa, birileri mani olmaya can almaya, cana kıymaya başlıyor.
Yaklaşık bir aydır, farklı saiklerle, kimi İsrail tehdidi, kimi ekonomik sebepler, kimi oy kaygısı olsun, samimi ya da değil, gündeme gelen ve yeniden tartışılmaya başlanan barış çabası birilerin tekerine çomak sokmuş olacak ki ortalığı kan gölüne çevirmeye başladılar.
Buna karşılık sergilenecek duruş seçenekleri ikidir; ya buna karşılık kinle, savaşsa savaş, deyip daha en başından barıştan vazgeçilecek, ya da kararlılıkla barışta ısrar edebilecek ama bir yandan da sorumlular ivedi bir şekilde tespit edilip cezalandırılacak.
1 Ekimde Mecliste düzenlenen açılış resepsiyonunda Bahçeli tarafından DEM Partililere el uzatılması ve uzatılan elin DEM Partililerce boş bırakılmaması, Kürt meselesinde ve çözüm sürecinde yeniden umutların yeşerebileceğine dair ilk hamleydi.
Ardından 11 Ekimde fazla umutlanmayın der gibi AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, gazetecilere verdiği bir röportajda "Yeni bir çözüm süreci mi gündemde?" sorusuna "Bizim öyle bir şeyimiz yok." yanıtını verince, anlamakta güçlük çektik. İnsan çözümden kaçar mı ya da sorun varsa çözümü görmezden gelir mi diye sorduk.
Bir hafta sonra Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum bir sosyal medya mesajı ile Efkan Ala'nın söylediklerine güç verdi: "Türkiye'de ne eskiye benzer ne de yeni bir çözüm süreci olur. Denenip sonuç alınamayan yöntemler tekrar edilmez"
Ama sonra görüldü ki Bahçeli vazgeçmedi ve çıkıp o tarihi çağrıyı yaptı: "Şayet terörist başının tecriti kaldırılırsa, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini ilan etsin."
Ve işte o zaman herkes ne oluyor demeye başladı. Çünkü bu sözlerin sahibi bir zamanlar Öcalan idam edilsin deyip mecliste yağlı urganla kürsüye çıkan ve bugün hükümetin ortağı, Kürt meselesini soruna dönüştüren milliyetçi partinin başındaki adamdı.
BU bir doğaçlama değildi, her ne kadar eski Ak Parti Milletvekili Şamil Tayyar "Erdoğan Bahçeli'nin Öcalan Çağrısını Televizyondan Duymuş!" diye iddia edip, açıklamayı, Bahçeli'nin Erdoğana emrikasi gibi göstermeye de çalışsa değildi. Hazırlanmış, çalışılmış planlanmış bir çağrıydı.
Umut bu kadar yakın olunca birileri tedirgin olmuş olmalı ki yine çözümü baltalamaya barış çabasını sakatlamaya savaşı tırmandırmaya dönük TUSAŞ'a saldırı düzenlendi.
İktidarından muhalefetine, CHP'sinden AK Partiye, DEM'lisinden demsizine herkes sözde birlik etmiş gibi barışta ısrar edeceklerini ve bu gibi saldırıların milletimizi barış yolundan alıkoyamayacağı açıklamasını yaptı.
Aslında, ilk kez Kürt meselesi hiç alışılmadık bir biçimde Türk meselesince çözülmeye dönük adım atıldı ve barış umudu yeşerdi.
Sanki bu sefer fay hatları kırılacak gibi görünüyor.