Haberler

Cephelerde yaşıyoruz

Muhammed Furkan Güneş

Muhammed Furkan Güneş

14.04.2024 10:48

İsrail- İran arasındaki gerilim, daha da doğrusu İsrail ve dünya arasındaki gerilim demeli ve dünyanın diken üstünde izlediği savaşın ayak sesleri, yine 3. Dünya savaşı senaryo ve korkularını sahneye çıkardı.

Ama her zaman ki gibi bir daha görüldü ki hiçbir şey görüldüğü ve gösterildiği gibi değil. Sanılmasın ki birinci ve ikincisindeki gibi savaşlar, artık binlerce ve belki milyonlarca insanın, savaş meydanlarında karşılıklı olarak göğüs göğse birbirini katledecek şekilde cereyan edecek.

Birkaç savaş baronunun emriyle, birbirini tanımayan binlerce insanın, gözünü bile kırpmadan, her ne sebeple olursa olsun, hangi kutsal uğruna yapılıyor olsa bile, koca meydanlarda, birbirinin canına kıydığını düşününce insan varlığından utanıyor.

Düşmanlık ve nefretle bizi yemlemeleri ve devamında bizi ölüm ve savaşla güdülemeleri yetmedi yetmeyecek.

Savaşların şeklinin değişmesi gibi cepheler ve askerlerin de biçim ve tipolojisi değişti. Artık bizi, açtıkları yeni cephelere çekip zorla o cephelere sürüklemeleri gerekmiyor.

Artık yeni dünya düzeni, her birimizin evine yeni bir cephe açıyor, her birimizi düşmanlık ve militarizmle besleyip olduğumuz yerde birer askere dönüştürüyor.

Zaten çoktandır başlamış ve hiç bitmeyecek savaşların birer neferi olarak, cephelerimizde uyanıp cephelerimizde uyuyoruz.

Ölüyor ya da öldürüyoruz farkında olmadan. Farkında olmadan en güçlü olanın sahnesinde birer figüran birer piyon gibi yaşayıp, güçlüyüz ve mutluyuz sanıyoruz.

Filmlerden hepinizin izlediği bir sahne vardır. Cephede savaşan komutanın çadırı ve çadırın ortasında bir masa, masada savaşılan bölge haritası. Haritada işaretli bölgeler ve kimi yerlerinde plastik asker bibloları ve/veya tanklar. Komutan bir diğer komutana, harita üstünde bibloların ya da tankların yerini değiştirerek yürütülecek savaş ve taktiklerini anlatır. Ancak birkaç bibloyla temsil edilecek kadar değeri vardır askerlerin.

Şimdi cepheye hem çok uzak hem çok yakın, korunaklı odalarda ekranların başında bir düğmeye basılarak kuru sayılardan ibaret kalan, binlerce insanın canına kastediliyor.

Artık dünya beş on şımarık zenginin sahip olduğu bir oyun konsoluna, o beş ondan geriye kalanlar da o oyunda, bir hiç uğruna canını kahramanca vermeye hevesli saflardan ibaret.

Aklımızla, vicdanımızla, insafımızla, izanımızla oynuyorlar.

Hayatımızla oynuyorlar..

title