İki gün önce bir araştırma şirketi tarafından yapılan seçim anketi ortaya çıkardığı ilginç sonuçlarıyla haberlere konu oldu.
Bu ay gerçekleştirilen anket çalışması, CATI (Computer-Aided Telephone Interview) denilen yöntemle yani bilgisayar destekli telefon aracılığıyla, 1800 kişinin arandığı ve "Bu pazar bir milletvekili seçimi olsa hangi siyasi partiye oy verirsiniz?" sorusunun yöneltildiği belirtiliyor.
Soruya verilen yanıtlar içerisinde en yüksek oyu alan ne AK Parti ne de CHP, yüzde 36,7 ile KSP olmuş. O da ne ki? Nur topu gibi yeni bir partimiz var da biz mi duymadık demeyin hemen.
Kararsızlar birleşip parti kursa, adı olsa olsa KSP yani Kararsız Seçmenler Partisi olurdu diye düşündüm de ben uydurdum. Çok da ciddiye almayın.
Ciddiye alınacak mevzu; yapılan seçim anketinde, kararsızların oranının bu denli artmış olması. Bu sonuç neye, nasıl yorumlanabilir?
Ona geçmeden önce söz konusu seçim anketini kısaca özetlersek; "Kararsız/Oy kullanmam" diyenler 36,7 puan ile en yüksek oyu almış, ikinci sırada seçmenin yüzde 20,2'sini sırtlanan CHP ve yüzde 18,7 ile AK Parti üçüncü sırada yer almış.
CHP'nin AK Parti'den fazla oy almış olmasından daha şaşırtıcı olan şu ki seçime katılım oranımız düşüyor ya da düşecek gibi görünüyor.
Her ne kadar dünyada seçime katılım oranının yüksekliğiyle övünsek de sosyolojik açıdan bu çok da övünülecek bir tablo değil.
Biraz geçmişe gidip, tek partili dönem sonrası, Türkiye'de yapılan ilk çok partili seçime ki çok partili dediğime bakmayın, 1950'de yapılan seçime sadece üç parti katılmıştı: Demokrat Parti, Cumhuriyet Halk Partisi ve Millet Partisi.
Demokrat Partinin göğüslediği seçime katılım oranı yüzde 85 idi. Ulusal basınımızın bazen bize dikte ettiği gibi, halkın geniş katılımıyla demokratik olgunluğunu sandığa yansıttığı anlamına gelir mi bu? Hiç sanmıyorum ki o zaman yeni doğmuş demokrasi, henüz kuvözde oksijenle canlı tutulmaya çalışılıyordu.
O günden bugüne, 73 yıl sonra 14 Mayıs 2023 yılında yapılan seçimlerde katılım oranı ise yüzde 88,92 olmuştu. Bu oran bizi OECD ülkeleri arasında 3. Sıraya taşımış.
Anketin sonuçlarına dönüp yüzde 36,7 oranındaki "Kararsız/Oy kullanmam" diyenleri, yani sandığa gitmeyeceğini varsaydıklarımızı çıkardığımızda, seçime katılım oranımızın yüzde 63,3 düşmesi, sosyolojik açıdan nasıl okunabilir? Ne anlama gelir bu?
Demokratik olgunluğumuzun zayıfladığının mı yoksa ideolojisi ayrı tarzı aynı birbirinin benzeri, siyasi partiler arasında sıkışıp kalmış bizim büyük çaresizliğimiz mi? Kitap ve o kitaptan uyarlanmış film ismiydi sanırım "Bizim Büyük Çaresizliğimiz"
Anketti, partiydi, siyasetti, seçimdi, demokrasiydi artık gına geldiyse artık. Sandığa ve sandıkta nöbet bekleyenlerin yalanlarına milletin karnı tok artık. En azından yüzde 36,7'sinin.
O zaman kitabını mı okusak ya da filmini mi izlesek bizim büyük çaresizliğimizin.