Yalnız 250 gözlemci değil bütün bir ülke izledik o anları, yıllardır can alan o silahların alevlere terkedilmesi şimdiye kadar gördüğüm en güzel görüntüydü. Yarım asra yakındır süren bir kirli savaş yerini barışa terk etmiş aydınlık bir gelecek için en somut adım atılmıştı artık.
Artık geri dönülmeyecek yere vardık, tekrar karartılamayacak aydınlığa kavuştuk. Buna hiç bu kadar inanmamış hiç bu kadar heyecanlanmamıştım.
Bunu başaranlar siyaset üstü bir kimlik, tarihi bir misyonla olmaz denileni oldurdular. Olmaz diyenler bitmez ya, hala havlayanlar, hala kuduranlar, hala savaş çığırtkanlığı yapanlar var. Başkasının evladı üzerinden, başkasının canı üzerinden, o kirli savaşı sürdürmek, kinle o kan davasını sürdürmek isteyenler var olacak da.
Buna şaşırmamak lazım yıllardır terör senaryolarıyla, o senaryolardan ürettikleri korkularla oy devşirenler, makam edinenler, kasalarını dolduranlar onlar.
Ne bekliyordunuz ki barışa sevinmelerini mi?
Hayır, bu barış bizim, onların değil bu barış o ve benzeri kan emici, ölmeyi ve öldürmeyi kutsayan savaş tacirlerinin değil.
Senin, benim, yıllardır dağdaki evladını bekleyenin, askere yolladığı evladının yolunu gözleyenin barışı. Bu ülkenin gençlerinin, geleceğinin barışı. Yeniden taptaze yazılacak tertemiz bir belleğin, geçmişten ve geçmişteki düşmanlıktan silkelenen, arınan bir coğrafyanın barışı.
Dört yanında çatışma ve savaşların sürdüğü Ortadoğu da o büyük coğrafyanın taptaze açmış, yeni filizlenmiş barışın örnek olabilecek en güzel baharın müjdecisi.
Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yapması beklenen açıklamada neler söyleyeceğine ilişkin farklı tahminler var.
Öcalan ne dedi, Erdoğan ne diyecek? Üstüne çok konuşulur ama ne dedi ne diyecek faslında üstüne çokça susmak daha hayırlı olacak ki birileri sözü evirip çevirip bambaşka yerlere çekmesin girdiğimiz şu güzel yolda o güzel adımları tökezletmesin.
Çokça susmak, geçmiş hesapları bir yana koyup çokça gelecek güzel yarınları düşünmek lazım.
Çokça barış için çokça susmak.