Kısa bir video ile Mustafa İslamoğlu durumumuzu özetliyor. George Washington Üniversitesinde bir Müslüman profesörün 2 yardımcısıyla birlikte 2010 yılında yaptığı uluslararası bir araştırmaya atıfta bulunuyor.
Araştırma, duvarlarımızdan ve başımızın üstünden indirmediğimiz ama okumak ve anlamaktan da çekinip koktuğumuz Kuran'ın ahlaki kurallarını konu ediniyor: Adaletli davranmak, sözünde sebat etmek, başkalarına iftira etmemek, yalan söylememek, verdiği vaadini tutmak, liyakat ve ehliyet.
Tüm bu kurallar dahilinde en yüksek puan alan ülkeleri sıralıyor sonra: Birinci İrlanda, ikinci Yeni Zelanda, üçüncü Finlandiya ve devamında, İsveç, Norveç, Danimarka, Kanada.
Trajikomik değil mi?
Tek bir Müslüman ülkenin olmayışına nasıl bir başlık atıyorlar biliyor musunuz? Müslüman ülkeler Müslüman çıkmadı.
Neden derseniz Müslümanlık diye kadınlarımızın etek boyu, erkeklerimizin sakalının uzunluğu, orucu bozanlar, abdesti bozanlar vs.
Sünneti içe içe bitiremedik de farza sıra gelmedi.
Yahu bize din diyaneti öğreten kurumun Mekke sorumlusu, rüşvet alıyor, üşenmiyor utanmıyor bir de saymaktan çekinmiyor.
Fatır suresinin 5. Ayetinde ne diyor Allah: Ey insanlar! Şüphesiz ki Allah'ın vaadi gerçektir. Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın ve o çok aldatıcı (şeytan) sakın sizi Allah ile aldatmasın!
Bizi Allah'la aldatıyorlar.
Bir kadın milletvekili hakkında iki yüzden fazla suç duyurusu olan, servetine servet katan bir kadın milletvekili, çıkmış ne dese beğenirsiniz?
"Allah vererek de imtihan eder alarak da. Ben Allah'ın vererek imtihan ettiği kullarıdanım."
İnsan demeden edemiyor keşke biraz da Allah'ın alarak ettiği imtihanından da haberdar olsaydın.
Bir diğeri, e-imza yetkisine sahip bir Bakan yardımcısı, sahte diploma skandalı patlayınca, özgeçmişindeki 10 diplomadan dördünü silmiş.
Bir diğerinin gelini sahte diplomayla mezun olmuş, belediyede sözleşmeli memur olarak işe başlatılmış, söz konusu üniversiteye sorsanız böyle bir öğrenci ya da mezun kaydımız yok diyor.
Sonu yok. Onlarca örnek var. Neye yarar?
Artık olmuyor, yutmuyor kimse, bakın ne demiş Gazzeli bir doktor:
"Bizi yüzüstü bıraktınız, mazlumun değil, diplomatik dengenin yanında durdunuz."